Kıymetli okuyucularım. Aylardır üzerinde çalıştığım bir konu var. Sürekli belge topluyorum. Daha yeni yazımına geçtim. Lakin bu araştırmam esnasında eskilerin ifadesiyle “mütemmim cüz “olacak olan, yani ana konudan ayrılamaz tamamlayıcı parça olacak olan bir konuyla karşılaştım. Konu çok ilginçti ve belki de ilk kez yazıya dökülecekti. O nedenle bu konuyu çok önemsedim ve müstakil bir konu olarak ele alıp sizlere arz etmek istedim. Bahsettiğim ve Alanya tarihinin büyük bir yüz akı olan konumuzu da kaleme almaya devam ediyorum. En yakın zamanda yine gazetemizin bu köşesinden sizlerle paylaşma imkanı bulmuş olurum umarım. Alanya Türk-İslam mülkü olduktan sonra bulunduğu konum ve şehre yüklenen değer itibariyle hep cazibe merkezi olmuş. Uğruna canlar feda edilmiş bir şehir. Alanyamızın Büyük Hasbahçe Mahallesinde “ŞEHİTLER MEZARLIĞI “ adı verilen tarihi bir mezarlığı var. Hasbahçeli olmam hasebiyle bu konuya çok kafa yordum. Neden şehitler mezarlığı dediler diye. Onlarca yaşlımıza sordum mahallemizden. Hatta Hasbahçeli olan değerimiz Haşim Yetkin hocama da sordum .Ama O da bileni bulamadığını söyledi. Adım adım dolaştım defalarca bütün mezarlığı ve tek tek okudum hece taşlarını. Gazilere rast geldim. Birisi adını taşıdığım Çanakkale gazisi dedemin mezarı idi. Ama şehitlere hiç rast gelemedim. Batı yönündeki orta girişin hemen sağ tarafında bulunan hayıt ağaçlarının arasında çocukken geceleri bir ışık hüzmesinin yanıp söndüğünü gözleriyle gören bir yaşlımızdan dinledim. Orada şehitler varmış derlerdi büyüklerimiz dedi. O dönem mahallelisi bu olaya genellikle şahit olmuşlar. Olayın fiziksel ya da metafiziksel yorumunu bilmiyorum. Mezarlıktaki onlarca isimsiz ve şirazesi kaymış belki de yüzlerce yıllık ,sadece bir doğal taş nişanesiyle bir köşede duran mezarları elbette analiz edemedim. Ama tarihçi olmam yönüyle bilgilerimi kontrol ettim. Bildiğim kadarıyla şehitlik yapacak kadar bir savaş olmamıştı Alanya’da Türk-İslam tarihi boyunca. En fazla süreyle savaşın sürdüğü zaman dilimi iki ay idi ve o da şehrin fethi sırasında yaşanmıştı. Elbette hücumlar olmuş ve şehitler verilmişti. Gaziler de verilmişti. Ama bunların defin yerleri ile alakalı hiçbir kaynak yoktu bizde. Kendi kendime hep şu yorumu yaptım. Fetih sırasında gazi olanlar için Hasbahçe dolaylarında bir seyyar hastane kuruldu. Ve burada vefat edenler için bu mezarlık kuruldu. Adına da halk Şehitler mezarlığı verdi.(Şehitlik mezarlığı diyenler de var).Bu benim zannım. Ama tarihçi bir olayı ispatlarken belgelerin yanı sıra, sözel kaynakların ışığında elde ettiği çıkarımları da göz ardı edemez. Lakin tam da bu noktada 1.Cihan harbi döneminde Alanyamızın üstlendiği bir mühim vazifeden bahsetmek yerinde olur. Bu şehir tarihinin en ilginç ve unutulmuş hatta vefa gösterilmemiş olaylarından bir tanesidir. Malum Devlet-i Aliye pek çok cepheye evlatlarını sürmüştü savaşmak için. O kadar ki aynı aileden iki –üç tane kardeşin şehit haberini almak adiyattan ve mukadderattan olmuştu. Milyonlar şehit düşerken, o sayının birkaç katı da yaralanıp gazi oluyordu. Hicaz –Yemen, Mısır (Kanal),Suriye-Filistin belki de Irak cephelerinden yüzlerce askerimiz askeri gemiler marifetiyle daha bir cephe dışında kalan yerlere naklediliyor, oralarda hastane imkanı varsa hastanelere ,yoksa seyyar askeri hastaneler kurularak tedavi ediliyordu. Bu yerlerden bir tanesi de Alaiye (Alanya) idi. Kara yoluyla ulaşımın zor olduğu, genellikle ulaşımın denizden sağlandığı ,karadan ulaşım imkanlarının kolay olduğu diğer şehirlere göre daha güvenli addedilmesi, zayıf İtalyanların denizde az sayıdaki gemileriyle genellikle pasif devriye atması gibi sebeplerden ötürü Alanya’ya bu vazife verilmiş olmalı.