Yıllardır aynı sorunları farklı cümleler kurarak dile getirmek bölgede yaşayan hepimizi yordu.
Sonuç ;
Bıraktığımız yerdeyiz….
Bir taraftan sürdürülebilir turizm başlığı altında doğa ve çevre dostu bir turizm bölgesi derken diğer taraftan bu kavramlara ne kadar uzak olduğumuzu ve daha büyük sorunların çözümsüz kaldığını görmekten yorulduk.
Kısa dönemli kar amaçlı ve gelişmeler göre hareket eden bir anlayıştan uzun vadeli planlar yapamaz olduk.
“Altın yumurtlayan tavuğu kestiğimizin halen farkında değiliz.”
Son hafta veya son ay gazete manşetlerine bakın yada sosyal medyada bölge ile ilgili ne konuşuluyor ona.
Dejavu…
Yani hep ayı nakarat hep aynı felaketler…
Trafik, devam eden inşaat faaliyetleri, kaldırımların işgali, İskele bölgesinin halen çekim merkezi olmak şöyle dursun sıkıntılarının devam etmesi, bölgeyi ziyaret edenlere olan davranış biçimlerimiz, Ulaşım…. gibi uzayıp giden listedekilerin hiç değişmemesi…
Turizm şehri olma ile ilgili çok istekli olmadığımızı düşünmeye başlayanlardanım..
Son nokta olarak ;
Çözümün ana kaynağının eğitimin yanında şehir disiplininin sağlanmasından geçtiğini artık görmemiz gerekiyor.
Paris bile Binbinleri yasaklarken bizim bu konudaki ısrarımız neden.
Kaldırıma araç park edenler bu cesareti nereden alıyor…
……..
Dağınık bir görüntü sergiliyoruz..
Toparlanmalıyız.
Aksi taktirde bugünleri arar duruma geleceğiz…