Pişmanlık, bir insanın geçmişteki davranış ve tutumlarından hoşnut olmama duygusu… İnsanın belirli bir eylemi yaptıktan sonra üzüntü, utanç, mahcubiyet veya suçluluk gibi bir duygu hissetmesi; "Keşke böyle yapmasaydım!" diye düşünmesi…
Pişman olmak ve hatasını kabul etmek bir erdemdir. Medeniyetimiz yapılan kötü bir işten sonra pişmanlık duyulmasını ve iyi bir davranıştan sonra huzur bulunmasını imanın bir göstergesi sayar. İnsan hata yapar, yanlış fikirlere sahip olabilir, yanlış kişilerin peşinden gidebilir. Önemli olan yol yakınken düşünüp, hatasını görüp, pişman olup doğru yola girmektir. Kimsenin de hatasından döneni yadırgama hakkı yoktur. Esas istenmeyen hal; hatasında körü körüne inat etmek ve hak söze kulak tıkamaktır.
“Beşerdir şaşar” biz insanoğlu için söylenen güzel bir sözdür. Şaştığının farkında olması için insanın düşünmesi şarttır. Düşünmeyen, akletmeyen insana söz nafiledir. Düşünme melekesini yitiren insan artık nefsinin, egosunun ve menfaatinin peşinde sürüklenip durur.
Bir suçluluk veya mahcubiyet duyulması insani bir özelliktir. Fena olan bu duyguların da hissedilmemesidir. Çoğu zaman cehalet ile perdelenen bu pişmanlık duygusu bazen de aidiyet kalkanı ile vicdanları rahatlatma yoluna gider.
Hamaset; vicdan rahatlatmada aklı arkaya alan, kutsalların kullanıldığı bir araçtır. Çağımız İslam toplumlarında taraftar bulmakta sıkıntı çekilmeyen bu yöntem ile yüceltilen şahsiyetler sığınılacak limandır. Aklını kullanan, düşünen, sorgulayan insan için bu liman huzur kaynağı değildir. Hatta bu limanın sanal olduğunu savunmak bile kişiye huzursuzluk sebebi olabilir…
“Tecrübe; insanın hayatında yaptığı hatalardan veya başkasının yaptıklarından ders almasıdır” derdi dedem. Ders alınması için vicdanın olması, pişmanlık duyulması gerekir. Kutlu Peygamber “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz” der. Bu yönüyle aileden başlayıp okuldan, devlet yönetimine kadar herkes emri altındaki kişilerden sorumludur…
Makam sahibi olmak; vicdan sahipleri için oldukça zor ve ateşten gömlektir…
Makamı, devleti menfaat elde edilecek bir yer olarak görenler için, her yol mübahtır. Her davranış, her eylem makamın korunması için bir sahte samimiyettir. Esas acı olan ise bu kabullerin toplum tarafından benimsenmiş olmasıdır, sıradanlaşmasıdır…
Hesap gününün olduğuna inananlar iyi bilirler; Musa’yı kovalayan firavunun denizin yarıldığını gördükten sonraki pişmanlığı beyhudedir.
Muhabbetle…