Normalleşme diye adlandırdığımız döneme ait adımlarımızı hızlı bir şekilde hayata geçirdiğimiz bu günlerde hiç geçmeyecek gibi görünen aylar geride kaldı..
Belirsiz bir sonrayı umutlarımızla ayakta tutmaya çalışıyoruz.
Birçoğumuzun yok sayacağı bir önce var…
Bir çoğumuza ilham kaynağı olan ve olmaya devam edecek..
Hayatlarında radikal değişiklikler yapanda var..
Hiçbir şey olmamış gibi devam edende..
Yavaş tempoda girdiğimiz ikibinyirmi yazı öyle yada böyle hepimizde izler bırakacak..
Peki öğreniyor muyuz ?
**Sağlık, barınma ve yeme-içme dışında bütün ihtiyaçlarımızın göreceli ve öncelik sıralamamızın ne kadar önemli olduğunu,
**Hem devlet hemde bireysel anlamda tasarrufun neden gerekli olduğunu,
**Neye sahip olursak olalım görünmeyen bir “şey”in hepimizi evlerimize hapsetmeye yetecek gücü karşısında insanoğlunun acizliğini,
**”Her şeyin başı sağlık” diye boşa söylemediklerini,
**Devletlerin sağlık ve tarım politikalarının, devamlılıkları için ne kadar yaşamsal önemde olduğunu,
**Zor zamanlarda herkesin kapıyı içerden kilitlediğini zaman zaman kızıp bu ülkede yaşayamam derken gidecek başka bir yer olmadığını,
**Herkesin politikacı olabileceğini ancak kriz zamanlarında iyi bir politikacı olmanın zor olduğunu,
**En iyi dostumuzun doğa olduğunu ve ona sahip çıkmamız gerektiğini,
**İnsan olmanın kolay olduğunu ancak vicdanlı ve adaletli bir insan olmanın asıl marifet olduğunu,
**Sorunların ana çözüm anahtarının bilim ve akıl olduğunu,
**Yardımlaşmanın ne kadar önemli olduğunu,


Belki önümüzdeki süreçte farkına varmamız gereken öğrenme sürecimizin devam edeceği olaylar eklenecek.. Bu yeni deneyimimiz yeni tecrübeler kazandıracak.. Önemli olan bu yeni tecrübeyi hayatımıza nasıl yansıtacağımızla ilgili..
Öğrenilen her tecrübe insanı olgunlaştırır..
Olgunluk bundan sonraki deneyimlerinize tepkinizi ölçülü kılar..
Sevincinizde, hüznünüzde ölçülü olur..
Belki de başarının sırrı budur..
Hep dediğimiz gibi ..
“Her şerde bir hayır vardır “..
Ancak o şerden gerekli mesajları alabiliyorsan..
Yoksa şer şerdir…