Dün sabah işten eve gelince bardak almak için mutfak dolabını açıyordum ki, kapak elimde kaldı. Tabi durum moralimi bozdu biraz, zaten yorgunum üstüne bir de böyle bir durumla karşılaştım. Şimdi ben onu nasıl, kime tamir ettirecektim? Nasıl yapacaktım ben bu işi? Sonra birden bir aydınlanma yaşadım. Neden birini arıyordum ki tamam hiç yapmamıştım ama dolap tamir etmek erkek işi mi, kadınlar yapamaz mı? Erkek işi, kadın işi kime göre, neye göre? Bunu Kim belirlemişti. Güç, kuvvet isteyen, dayanıklılık gerektirdikleri erkekler, yemek yapmak, temizlik ve çocuk bakmak gibi rutin gerektirdikleri kadınlara mı uygun görmüştük. Bu  bize öğretilmiş miydi ya da doğamızda mı vardı? Küçükken kız çocuklarına bebekleri, erkek çocuklarına araba oyuncakları alıp biz mı görüşüyorduk? Kadın ve erkek arasında aslında yazılı olmayan bir iş dağılımı var bu yadsınamaz. Hatta bu iş bölümünü mesleklere bile yansırmışız. Araba tamircisi bir kadın gördüğümüzde ya da otobüs şoförü gayri ihtiyari yadırgıyoruz. Yine benzer bir örnek hemşire bir erkek gördüğümüzde de farklı geliyor. Çünkü beynimiz bile meslekleri cinsiyetlere göre kışlamış. Bir kadın eşi mutfağa girip ayda yılda bir yemek yaptığında benim eşim bana çok yardım eder diyebiliyor. Çünkü ona göre bile ev işleri kadının işidir eğer aralarında herhangi bir iş bölümü konuşulmamışsa. Oysaki ortak yaşam alanında yapılan her iş paylaşılmalıdır. Belki de kadının sürekli ezilen cinsiyet gibi görünmesinin sebebi de budur. Geleneksel olarak üstüne yüklenen vazifeler. Beynimize, çevremize, güdülerimize hatta öğretilerimize rağmen bile hepimiz her işin üstesinden gelebiliriz. Sadece biraz zaman ayırıp mantığını anlamak gerekli. Beraber yaşamak kimsenin üstüne yük olmamalı ya da yalnızlık çaresizlik gibi algılanmamalı. Sonuç olarak vidaya uygun tornavidayı bulup dolabın kapağını yerine taktım. Eeee neymiş hiçte zor değilmiş. Yeter ki evde tornavida olsun.