Gelişmiş toplumların şehirlerinde, insani davranışlarla yaşamak erdem değil; olması gereken bir yaşam biçimidir. Ger gör ki şehirlileşmek ile medenileşmek aynı kefeye konulunca işler kördüğüme dönüşüyor. Alanya gibi sadece ülkemizdeki tüm vilayetlerden değil, dünyanın birçok ülkesinde insanın yaşadığı bir şehirde kontrolsüz büyüyen sisteme, görgüsüz davranışlar eklenince (bazı bayram tatilcileri gibi) şehir obez hale dönüştü. Burada obez hafif kalır aslında. Aklı başında, görgülü insan bir yere gideceği zaman öncelikle başını sokacağı yaşam alanını planlar. Bayram, yaz gününe denk geliyor diye şehrin salonu sayılacak parklarda, plajlarda yatmak, etrafı vahşi çöp depolama alanına çevirmek, insanlıkla medeniyetle uzaktan yakında alakasız olmayan davranışlar. Acaba ulu orta yatanlar kendi evlerinde de aynı şekilde mi yaşıyorlar? Birisi sıcak diye pantolonu dizine kadar sıyırır, atletle gezer, öteki röntgencilik yaparken yatar numarası çeker, diğeri babasının bahçesindeki kavak gölgesinde gibi tavırlar sergiler. Tabi tüm bunlar olup biterken ilgili kolluk kuvvetleri (zabıta, polis, jandarma) hangi işlemleri yaptı? açıklanırsa bizde öğreniriz. ‘Tatil’ adı altında adeta göçmen gibi gelenler için şehir ismi yazmamayı tercih ettim; çünkü o şehirde gayet medeni yaşam sergileyen insanlar da olduğunu biliyoruz. Tatil yapmak elbette herkesin hakkı ama bunu da hakkı ile yapmalı. Ya otel, pansiyon ya da kamp çadırında o hizmeti vermek üzere ayrılan alanlarda! Alanya olarak gerçekten son yıllarda çok talihsiz, yol geçen hanına döndük. Minderini, hasır kilimini alan, piknik tüpünü arabasına sığdıran boş bulduğu ağaç bölgesinde konaklıyor. Akşam olunca sırtlangiller ailesi üyesi gibi eğlence mekanları çevresine akın ediyorlar. Kötülüklerin anası ile buluşunca sandalyeler yumruklar havada uçuşuyor. Alanya’da özellikle Rusya- Ukrayna savaşı ile artan trafik sorunu beraberinde nüfus artışı ve planlı tatile çıkanlarla belirli saatlerde yaşanan yoğunluk dışında tolere edilebilir seviyede. Ancak çimen otelciler de buna dahil olunca şehrin asıl sakinleri yaylalara kaçmak zorunda kalıyor. Tıpkı yurtdışından izinsiz giriş yapanların yakalanınca Göç İdaresi’nin toplanma merkezine gönderildiği gibi tatilci adı altında her gelişlerinde kent kimliğini ayaklar altına alanlarında deport edileceği bir sistem hayata geçirilmeli. Aksi halde bu çileden, Alanya’nın marka değerini korumaktan akıllı uslu tatilciler ve biz şehir sakinleri kurtulamayız. Sahi bu davranışlar diğer tatil bölgelerinde de oluyor mu? sözde tatilciler aynı şekilde davranabiliyor mu? Çok merak ediyorum o tatil kentlerinde bizde ki gibi vahşilikler olmuyorsa kanunlarımız yönetmelikler aynı değil acaba diye insan sormadan edemiyor.