Nereye gidiyoruz? sorusu kafamda dolaşıp duruyor şu sıralar. Başka bir yaşam biçimini kabul eder haldeyiz. Üstelik bu duruma karşı rahatsızlık hissimiz de yok.
Aile ilişkileri bozuluyor, ayrılıklar artıyor, büyüklere gösterilen hürmet azalıyor, çocuklara maneviyattan çok mekanik hedefler belirleniyor. Tüm bunlar gerçekleşirken hasbelkader var olan duruma itiraz eden bireyler ise gerici, yobaz, anlayışız sıfatlarla yaftalanıyor.
İnsan sadece fizyolojik ihtiyaçları ile yaşamını devam ettiremez. Ünlü psikolog Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisinde fiziksel ihtiyaçların arkasına güvenlik, ait olma, sevgi, saygı gibi seçenekleri de ekledikten sonra “kendini gerçekleştirme” ye ulaşılacağını ifade eder. Demek oluyor ki maddesel yaptığımız her şey maneviyatla desteklenme durumunda anlam kazanıyor.
Aile ilişkilerinden bahsedelim biraz. Herkesin kendi kafasınca yaşadığı, ortak paylaşımların olmadığı, iletişimin yerini sosyal medya trafiğinin aldığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Büyük tehditler taşıyan ve birçok ailenin gelecekte “keşke” demesine neden olacak bu belirtiler neredeyse fark edilir boyutta bile değil.
Ayrılıkların artış göstermesi ise başka bir kanayan yaramız. Eşlerin tahammül sınırlarının azalması, fedakarlığın olumsuz algılanması, biz olgusundan ben dünyasına yönelme, hatır gönül ilişkisinin zayıflaması ayrılığı kaçınılmaz hale getiriyor.
Büyüklere gösterilen hürmet büyük bir lütufmuş gibi yaşanıyor. Yıllarca emek harcayan, evlatlarını belli bir yere getirebilmek adına çalışıp didinen ebeveynler yaşamlarının ikinci baharında ayak bağı olarak değerlendiriliyor. Bayramlarda tatile gitmeyi tercih etmek bu konunun en belirgin örneği sanırım.
Çocuklara maneviyattan çok mekanik hedefler belirlemek ise yeni yetişen nesile yaptığımız en büyük ihanet. Sürekli başarıya odaklanan çocuklar ilişki kurmayı, yardım etmeyi, sevmeyi, sevilmeyi beceremiyor. Hatta çoğu kez aşılanan “kazanmak için yok et” bakış açısı bencil, hırçın, tahammülsüz, zarar veren, vicdansız çocukların büyümesine sebep oluyor.
Sevgili anne babalar, eğitimciler, yetişkinler en büyük görev sizlere düşüyor. Yenilikleri değerlerimizden uzaklaşmadan kabul edelim. Eğer bizler bunu başarabilirsek arkadan gelen çocuklarımıza büyük bir miras bırakabileceğiz. Bıraktığımız miras bizi başkalaşmaktan kurtarırken güçlenerek daha sağlam adımlar atmamıza da vesile olacak.
Bir sonraki yazıda buluşmak dileğiyle esen kalın..
-
-
-