Monoton başlayıp hızlı gelişmelere sahne olan karmaşık ve heyacanlı bir haftasonu geçirdik.
20 yaş altına ve 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı getirilmesi ve bazı iş kolları ile esnafların korana virüs tedbirleri nedeniyle belirli bir süreliğine kapatılması, diğer esnaf ve iş kollarının çalışma saatlerinin sınırlandırılması ve hafta sonları tatil edilmesi nedeniyle sakin bir hafta sonu geçirileceği tahmin ediliyordu. Ama Cuma gecesi ortalıkta saat 21:40’dan saat 24:00’e kadar sürecek bir kargaşa hakim oldu. Kargaşanın asıl nedeni Pandemi tedbirleri kapsamında 48 saatlik sokağa çıkma yasağının ilan edilmiş olmasıydı. Bu yasağa karar vermede ana neden ise ertesi gün havaların çok güzel ve açık geçecek olması nedeniyle , insanların pikniğe gideceği ve sokağa çıkıp sosyal mesafeyi ihlal edeceğini tahmin edilerek önlemekti. Bel ki bu sokağa çıkma yasağı çok doğru bir karardı. Ama zamanlama ve duyurma tarzında eksiklikler ve yanlışlar vardı. Bu karar verilirken Türk insanının yapısını iyi analiz edilip; Bu yasağın detayları tek tek anlayacakları bir dilden tam olarak atlatılması gerekiyordu. Ama sadece sokağa çıkma yasağını anlayıp gerisini anlayamayan halkımız fırın ve marketlere hücum etti. Sosyal mesafe ve yakın temas, maske ve eldiven kullanımı hiçe sayıldı. Umarım virüs belasına karşı günlerdir verilen emekler boşa çıkmamıştır. Bu konuda ders alınmış ve tercüme edinilmiş ki şimdiden hafta sonu için sokağa çıkma yasağı açıklandı…
Haftanın asıl bomba olayı ise İçişleri bakanının sokağa çıkan insanlar yüzünden verilen tepkilere karşın istifa ettiğini duyurması ve istifanın Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmemesiydi. Olaylar öyle hızlı gelişti ki ne olduğunu birçok kişi ne anlayabildi ne nede anlam verebildi. Mutlaka önümüzdeki günlerde konunun detayı ve özü meydana çıkacak ve daha iyi analiz edilecektir.
Şimdi gelelim bu haftanın asıl konusuna;
Birçok işyerinin kapanması nedeniyle sokakların boşalması ve işyerlerinin önlerinde esnaflar tarafından beslenen ve kollanan sokak hayvanları, genelliklede sokak köpekleri başta olmak üzere sahipsiz kaldılar. Hatta gruplar halinde kümelenip tehlike oluşturanlarda olmak üzere bakıma muhtaç bir halde dolaşmaktalar. Belki belediye şehir içinde olanlara yönelik çalışmalar yapmakta, ama mahallelerde kalanlara yönelikte bir çalışma yapılması, harekete geçilmesi elzem bir durum. Belki sokakta insanların az olması ve esnafların kapalı olması belediye için başıboş sokak köpeklerini tespit etmek için bir fırsat olabilir. Hem aşıları hem de kısırlaştırılmaları yapılabilir. Hasta olan ve tehlike arz eden, haddinden fazla olan varsa köpek bakım evine alınabilir. Sakın burada bir yanlış anlaşılmaya yer vermeyelim. Hepsi toplanıp götürülsün başka yere salınsın demiyoruz. Doğal olarak hayatımızın içinde kedide olacak köpekte olacak. Ayrıca kenar mahallelere de kedi evleri ve köpekler içinde yem ve su ihtiyacını karşılayabileceği düzenekler kurulabilir. Önermesi bizden uygun görülürse yapması hayırseverlerden ve belediyeden.
Bir diğer konuda koruyucu maske satışının yasaklanması, ihtiyaç duyanların bulamaması ve dağıtımının ilk önce PTT aracılıyla olacak sonrada eczaneler aracılığıyla olacak denmesi ve insanlara ulaşmaması nedeniyle biraz can sıkıcı bir hal aldı. Umarım tez vakitte bu sorunda çözülür.
Birazda iyi şeylerden bahsedelim. Hava kirliliği yok, narinciye bahçesi olan yerlerde özlenen mis gibi portakal kokusu, daha az gürültü, sakin bir yaşam, birde baş göstermeye başlayan ekonomik sıkıntıları düşünmek zorunda kalmasak her şey süper olacak.
Belediye anons sisteminden memleketim şarkısının çalması ayrı bir güzellikti, Daha sonra Türkiyem şarkısının çalması da güzeldi. Ama bu güzellik yanında silah seslerinin duyulması pek hoş olmadı. Darısı gelmekte olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramına. Umarım özel günlere özel olarak, o günün anlamını yansıtacak siyasi içeriği olmayan müzik ve marşlar çalınarak birliğimiz ve dirliğimize katkı yapıp bizleri milli duygular içinde daha da pekişecektir.
Daha iyi günlerde sağlıcakla ve hep mutlu kalmanız dileğiyle…