Otorite olarak kabul edilene uyma, söz dinleme olarak tarif edilen bir davranış. Sadece bir sözcük değil içi doldurulması gereken önemli bir kavram...
İnsan olmanın gereği düşünmek ve neticesinde sorgulamak körü körüne itaati engeller. İnsanı diğer canlılardan ayıran düşünme eylemi modern çağımızın tavsiye etmediği bir durumdur. Düşündüğünü zannedenin bile algıya yenilerek istenilen şeyleri düşündüğünü fark etmesi kolay değildir. Ekranlarda kanaat önderi, uzman, bilim insanı etiketiyle boy gösterenlerin; nice arka planı görme, sorgulama, büyük resmi anlama programları da aslında küresel bir itaati empoze etmekten başka bir şey değil…
Otoritenin gücünü överek, yaptıkları yanlışların hikmetlerini savunarak yapılan ikna çalışmaları iyi niyetli olmasa gerek. Kişisel menfaatler veya zafiyetler kullanılarak yaptırılan güzellemeler yanında, görevli oldukları için bağlı oldukları yerlere itaat edenler de vardır. Toplumların ikna edilmesi ve uyumlu olmasının sağlanması sadece satılmış karakterlerle de olmuyor. Algının sürekliliği ve çaresizliğin öğrenilmesi de şart. İzahı mümkün olmayan yerlerde ise kutsal değerlerin kullanılması teslimiyeti ve itaati sağlamakta bulunmaz bir araç…
İnsan ilişkilerinde herkesle kavga eden, geçimsiz, bozgunculuk yapan kişiler pek sevilmez. İtaat et rahat et felsefesi taraftarı bol olan bir hayat biçimidir. Hayatı sorgulayan, anlam arayışında olanların da çoğu zaman bozguncu olmaktan çekindiği bir çağdayız.
İdeolojilerin, ideallerin savunucularında dava olarak ortaya konulan hedefler, küresel oyun planlarında savrulunca taraftar kaybetmemek için lidere itaat devreye giriyor. Sadakat; şeref haysiyet meselesi oluyor. Oysa kadim medeniyetimizde insanlık davası; her faninin önünde olmuştur. Yaratıcıya isyanın olduğu yerde kula itaat yoktur. İlke, ahlak ve tutarlılık davaların vakarını koruyan düsturlardır. Çağın gereği aydınlanma, gelişme, yeniliğe açık olma bu düsturlardan vazgeçmek değildir. Kişiler hata yapabilir, tehdit edilebilir, satın alınabilir ancak ideallerin yaşaması gelecek nesillere aktarılması için şahsiyeti oluşturan ilkeler önemlidir…
Ömer çok başarılı bir komutan olan Halid bin Velid’i görevden aldı. Çünkü o bir insandı ve başarıları ile göz doldurdu, toplum zaferleri komutandan bildi. Oysa başarıda en büyük etken adaletti, hakkaniyetti, liyakatti. Tüm bunları üzerinde toplamak da şüphesiz başarıya etkendi ancak asıl olan ilkelerdi…
Ne mutlu itaati doğru anlayanlara...
Muhabbetle…