lanya yazının ne kadar sıcak geçtiğini bilmeyen yoktur. Kışı da diğer şehirlere göre daha mülayim, ılıktır. Yine de nemli bir bölge olduğu için arada soğuğu hissetmek mümkün ama bu seneki gibi sıcak bir kışı ömrümde hiç görmedim.

Dünya Meteroloji Örgütü'nün raporuna göre gezegenimiz sanayileşme dönemi öncesindeki sıcaklık ortalamasının 1 santigrad derece üzerine. Hafife alınacak gibi değil. Öngörüler git gide bu açığın daha da büyüyeceğini göstermekte.

Gezegen bir süredir alarm çalıyor. Bilim adamları korkutucu açıklamalarda bulunuyorlar. Buzullar hızla eriyor. Karbon gazı ile dünyanın sonunu getiriyoruz anlaşılan.

Tekrar Alanya'ya dönelim. Sıcak ve kurak geçen bir kışın acı bilançosuna hazır mı herkes? Kesilen her ağaç için, dikilen her bina için ödeyeceğimiz bedel ne olacak dersiniz?

Şaşırmaya gerek yok, beş on sene sonra nefes alamaz duruma geliriz sanırım. Yüksek evlerin gölgesinde oturur serinlemeye çalışırız. İhtiyaç masallarını geçelim, hırs sevdasından konuşalım.

Şimdi gezegen için çok geç olmadan neler yapa biliriz, bir bakalım.

İhtiyaç fazlası denildiğinde aklınıza ne geliyorsa gezegeni de bitiriyor bilesiniz. Çöpe giden yemekler, ekmekler. Gereksiz giysiler, eeşyalar. Her ürün için harcanan yüzlerce litre su ve enerjiyi bilmezden gelemeyiz. Malzemeden çalınarak yapılan izolasyonsuz evler, bilinçsiz sulama...

Kısa mesafelerde araba yerine yürümek ve ya bisiklete binmek, mümkünse uçak yerine otobüs ve ya tren kullanılması tavsiye ediliyor. Doğa dostu ürünlere yönelmek, gezegen için en az bir ağaç ekmek!

Aslında kural çok basit. Tasaffuf edip, ısraftan kaçınmak.