Kılçıksız balık , kimseye bir zararı yok…yaşıyor sessizce…bir köşesi var, bir tutam umudu…

Bir de köpek balığı var…acımasız ve duygusuz…Avcı. 

Doğanın kanunu böyle. Ya avsın ya avcı…daha doğrusu dünyanın kanunu. Ama doğada istifçilik yok. Çoğu günübirlik yaşıyor. Köstebekleri, karıncaları saymazsak. 

Aslında konumuz ne doğa ne de balıklar. Konumuz insanlar! 

Bir insanı köpekbalığına benzetebiliriz, birkaç özelliğinden dolayı ama hiçbir insanın türettiği canilik bir köpekbalığının yaptığına benzemez. Fazlasıdır, korkunçtur. 

Bir anne evladının tırnağını keserken aslında bir cerrahın hastasına özendiği dikkate bürünür. Yani gözünden sakınır hep. Ve sonra biri gelir ve o anneye dünyanın en büyük acısını yaşatır…ne hakla?…

Hepimiz çok üzgün ve çok endişeliyiz. Her an yeni bir vahşet haberi duyacakmışız gibi geliyor…çünkü gidişat gidişat değil!

Uyuşturucu, kötü çevre ve aslında gençleri kötü olan her şeye iten şartlar… bir çoğu belki yeni neslin çok rahat koşullarda yaşadığını ima edecek ama bir dakika…

Etüt ve Kurslar… Ulaşılabilirlik 
Bunların sağlanması ve gerekirse ücretsiz olması 

Gençlerimizi eve tıkayarak sorunun önüne geçemeyiz. Günlerini renkli ve verimli geçirmeliler. Kötülük ve fenalık yapacak fırsat ve zamanları olmamalı. 

Merhamet~
Evet, genlerle ilgili çoğu zaman ama pratikte hayvan sevgisini aşılamak en azından çok faydalı olacaktır.

Dinlemek~
İnsanı en çok öfkelendiren şey görmezden gelinmesidir. Kimse görünmez değil ama herkes meşgul! Artık görün, bakın. Duyun, dinleyin !

Zorbalık yeni yeni zorbalar doğurur…tıpkı iyiliğin bir çok iyiliğe vesile olması gibi. 

Asıp kesmeden önce nerede hata yaptığımızı hatırlayalım ve düşünelim…

Nereden başlayalım?