Bazıları yolunuza taş koyar, bazıları yolunuza taş örer… bazıları yolunuza düşen taşları toplar… kötülük parçacıktır,dikendir, kurşundur ama iyilik bir bütündür ve merkezinde bir elmas taşır.
Keşke sonbahar romantizmi yapabilsem…şehrimizin belirli yerlerinde sararmış yaprakları anlatsam. Akdeniz’in bu mevsimde büründüğü, nazlı gelini anımsattığı şeklini yazsam… Ama ne kalem, ne ben şiir yazacak durumda…
Bazen kötü haberleri bilerekten es geçiyorum. Çok anlatıp, yazıp daha da moral bozmak istemiyorum. Ama öyle bir haldeyiz ki artık susmak günah olur!
12 Bebek diyorlar…12 ev, 12 aile…(sayının katbekat çok olduğu kanaatindeyim aslında) ve mesela sadece para değil… Bu bir soykırımdır!
Denizin derinliklerine indikçe insanı hayret ettirecek güzellikler çıkıyor ortaya…ülkede derine indikçe bulantı kaçınılmaz oluyor…
Yapraklardan önce çürümüş olabiliriz. Üstelik dala asılı halde kalarak. Bir tomurcuk bir ışık yok gibi ufukta. Daimi karanlığa girmek üzereyiz. Karanlık güç mü yuttu bizi?…
İçten ve dıştan maruz kaldığımız her şeye yine bir olarak karşılık vermeliyiz. Cehaletin kitabını kapatıp gerçek anlamda bilime ve ilime kucak açmak gerek. Biliyorum, çoğunuz artık çok geç diyecek. Dünü unutup yarına sağlam adım atmak imkansız. Dünle birlikte yarına sağlam adım atmak ise mümkün.
Yerden taşları, kalplerden kiri alıp götürecek bir güç diliyorum. Gölgemizin kapladığı alan kadar bile olsa üzerimize düşeni yapalım. İtmeden tutmayı, bakmadan görmeyi deneyelim.
Bebek katillerinin dosyasına bakan Savcı’yı bir de ben kutlamak istiyorum. Cesaret ve doğruluk güneş gibidir…