Ezbere konuştuğumuz günler…ve artık ezbere üzüldüğümüz günler. Tahmini olarak üç saniye…

Işık hızıyla değişen gündem için bu bile fazla diyebilirsiniz. Haksız da sayılmazsınız. Sayfaları karıştırmıyoruz artık, kaydırıyoruz ve her saniye yeni bir haber ve olay…

Televizyon kanallarının gün gün kan kaybettiği zamanda hala çok sevilen programlarının başında magazin geliyor. Kim nerede, kiminle vs. 

Magazin yolculuğuyla özel hayata saygının da azaldığını hiç söyleyen olmadı. Böylece magazin mahalleye ve hanelere elini kolunu sallayarak girmiş oldu. Üslup diye bir şeyin kalmadığı şu günlerde her şey magazinselleşti. 

Benim doğrum, ben haklıyım türküsüyle herkes “star” üstelik güzellik yarışına da yetişilmiyor.

Kapımın önüne tabure koyup oturuyorum. Korkmayın, bu semtten kimsecikler geçmiyor. Arada bir iki kuş, kedi. Hepsi bu kadar. Magazinden, dedikodudan uzak bir hayatın içinden bu konuları yazmak çok kolay sayılmaz ama merak ettiğim bir şey olmadı ve galiba hiçbir zaman da olmayacak.

Onun yerine tozlu raflarım, dalgalı denizim ve az şekerli kahvem var. Günümüz için pek zengin sayılmam ama bakış açısına göre değişir bu. 

Her günün üzerine taş da eklesen , önüne bend de olsan fayda etmez. Deniz kumunun üzerindeymiş gibi alttan oyula oyula azalacak. Giden bizden, azalan bizden ama azala azala çoğalmak da bizim elimizde. Dolu muhabbet birkaç aklı başında dost~ buyurun size zenginlik.