Günümüzde koltuk hırsı için kırk takla atanlara örnek olacak bir davranış gösterdi Prof Dr Hüseyin Lakadamyalı. Mümkün olmasına karşın görevini bırakma kararı aldı ve yerine atanan Doç. Dr Mustafa Etli’ye nezaket içerisinde koltuğunu bıraktı.
Alanya'da göreve başladığı gün itibariyle toplumun tamamının teveccühünü kazanan, 'bıçak parası' 'ozon parası' gibi rant yollarına meydan vermeyince hedef olan Lakadamyalı 'ÖNCE İNSAN' kavramını gerçekten hak eden isim.
Hastane ile afile olarak tıp fakültesindeki hekimleri Alanya ve bölge halkının sağlığı için seferber eden hastane yönetimi eksik sağlık hizmetlerini giderilmek için canla başla çalıştı.
Diğer yandan ALKÜ TIP Fakültesi'nin gelişimine yönelik Cikcilli Kampusunun sağlık ve spor alanı olarak hizmete girmesi için çalışmalar yapıldı. Arazi işgallerine rağmen gecikmeli olarak çalışmalar başladı. Spor alanları hızla ilerliyor, akabinde tıp fakültesi inşaatına başlanacak (ödenek çıkınca). İlk etap inşaatında birçok işgal var yıllardır süren davalar var. Ecdad yadigarı Hacıbaba Köşk Alanını bile işgal edip avlusuna meyve sebze dikenler ise bugün ‘Arazimizi istiyoruz’ diyerek abes bir ses verdiler.
Ecdad mirası köşkün etrafını dahi işgal edenler bugün ‘Atamızdan kalan mirası isteriz’ diyor. Bende diyorum ki ‘Az ötede oynayın’
Ha okula, camiye, dava açan avukatlar, ha üniversiteye mani olmak isteyenler. Orman idaresi işini tam yapmadığı için yıllardır çözüm kavuşmayan bir sorun bu.
Hacıbaba Mezarlığı’nın musallası 50 metre mesafede olmasına rağmen araziyi sahiplenmek, orman arazisi üzerinden 'Zilliyet hakkı' elde etmek için tarlalara mezar yeri kazan, defin yapanlar, ya da yapmış gibi yapanlar var. Sözün kısası bir kısmı yıllardır orman arazisini kullanıp kul hakkına girmesine rağmen ‘Hakkım’ diye feryat edince izahını anlamakta zorlanıyorum.
Devlet arazileri kimsenin değildir. Devlet kurumları da kimsenin malı değil. Bırakın bürokratlar işini yapsın. Siyaset üzerinden kimse kimseye ayar vermesin. Aksi halde herkes kendi siyasi figürunu seçer. Sonrada şeffaflık ister durur insanlar.
‘Ne ektiniz ki, ne biçeceksiniz?’ diye sormak lazım