Kaynak pazarlarımızdan Rusya ve Ukraynanın yokluğunda başlayan bir sezona merhaba dedik.. Ramazan bayramının iç turizmi hareketlendirmesinin bölgeye yansıması istediğimiz düzeyde olmadı. Bayram sonrası sektör için durağan sayılabilecek bir sürece girildi. Her ne kadar Avrupa ve diğer pazarların katkısı olumluda olsa yatak kapasitesi ve bu hareketlerden ekonomik fayda sağlayan diğer paydaşların sayısı göz önüne alındığında bu tempoda seyreden bir sezonun geçen iki senenin yaralarını kapatmayacağı ortada..
Savaşın umut bağladığımız Avrupa ekonomisine etkisinin de seyahat hareketlerini etkilemesi kaçınılmaz. Her ne kadar ülkemiz ile kıyas kabul edilemese de uzun yıllar sonra yüksek fiyat artışları ile tanışan Avrupalılarda seyahatleri konusunda daha planlı gitme eğilimindeler. Bunun kırılması zaman alacak..
Öngörüler kaynak pazarlarımız olan Rusya ve Ukraynanın olmaması sebebiyle ortaya çıkan açığın kapatılamayacağını gösteriyor.
Bu zaten artan maliyetlerle başa çıkmaya çalışan sektör paydaşlarının arz talep dengesinden doğan aşağı doğru seyreden fiyatlamalarla da başa çıkması gerektiğini gösteriyor.
Bu önümüzdeki yıllara da daha fazla borçla girilmesi anlamına geliyor.
Süreci başarılı götürmeye çalışan tesis bazında örnekler olsa da resmin geneline baktığımızda son iki senenin etkilerinin ortaya çıkan Rusya-Ukrayna krizinin de verdiği ivmeyle bir süre daha devam edeceğini gösteriyor..
Bu nedenle sektörün sürekli olarak destek arayışları ve kamu otoritesinden beklentileri devam ediyor. Zaman zaman açıklanan ve onlarca milyar lira ifade edilen teşvik paketlerinin içeriğinden farklı desteklerin beklentisi zaman zaman çeşitli platformlarda dillendiriliyor. Konunun paydaşları ile yapılacak görüşmeler sonucunda oluşturulacak uzun vadeli destek paketleri sektörün devamlılığı için önemli görünüyor..
Sektörün gündemi, içinde bulunduğumuz durumdan en az yara ile çıkabilmek..
Genel gündem ise farklı..
Belkide bu yüzden izlenen yol
Bunların hiç birini yapmayıp ,
Kalan sağlar bizimdir diyerek yola devam edilmesi yönünde..