Gıdalara çeşitli amaçlarla katılan, kimyasal veya doğal kaynaklı olabilen ve üreticiye çeşitli avantajlar sağlayan gıda katkı maddelerinin sağlığa zararları olabilir mi? Bu soru oldukça önemli ve aydınlatılması gereken bir sorudur. İnsan sağlığı üzerine araştırma yapan bilim insanlarının, mevcut hastalıklara çözüm aradıkları kadar, hastalıkları oluşturan faktörleri araştırmaya da odaklanmaları gerekir. Bu sayede koruyucu hekimlik tanımına uygun biçimde, hastalıklar henüz oluşmadan önlenebilir. Bir gıda katkı maddesinin, gıda üretiminde kullanılmasına izin verilmesi ne anlama gelir? Söz konusu katkı maddesinin ilk araştırmalara göre yan etki görülmeyen çok düşük dozlarda kullanılmasına izin verilir. Bu durumdan istediğimiz miktarda kullanım izni veya kalıcı olarak güvenli olması, şüphe duyulmaması anlamları çıkarılmamalıdır. Uygulamaya baktığımızda, gıda katkı maddelerinin kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Hem ürünlerin içindeki katkı maddesi sayısı artmakta, hem de giderek daha çok ürüne katkı maddeleri eklenmektedir. Bu durumda ambalajlı, işlenmiş gıda ürünü ile maruz kaldığımız katkı maddelerinin miktarı giderek artmaktadır. Ayrıca daha önceleri kullanımına izin verilen bazı gıda katkı maddelerinin, sonra yapılan yeni araştırmalarla kansere varan ciddi hastalıklara yol açtığı gösterilmiş ve yasaklanmıştır. Yani bir katkı maddesinin kullanımına izin verilmesi, yüzde yüz ve kalıcı güvenli olduğu anlamına gelmez. Sürekli olarak muhtemel zararlarının araştırılması gerekir. Maalesef ülkemizde ve Dünyada gıda katkı maddelerinin insan sağlığına etkilerini araştıran bilim insanı sayısı nispeten az kabul edilebilir. Daha önce kliniğimizde, Prof. Dr. Fatih Gültekin hocanın öncülüğünde, gıda katkı maddeleri hakkında çok sayıda özgün bilimsel araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar dünyaca kabul gören bilimsel dergilerde yayınlanmış ve gıda katkı maddelerinin muhtemel bazı zararlarını ispatlamıştır. Birlikte TÜBİTAK destekli araştırma projeleri dâhil olmak üzere, katkı maddelerinin insan sağlığına etkilerine dönük çeşitli araştırmalar yaptık. Bir kısmı henüz yayın aşamasında olan çok çarpıcı sonuçlar bulduk. Ayrıca bu yıl içerisinde yayınlanan, uluslararası nitelikli bir bilim dergisinin daveti üzerine yazdığımız makalemizde, ‘gıda katkı maddelerinin mikrobiyotaya (faydalı bağırsak bakterilerimize) etkilerini’ inceledik. Bugüne kadar dikkat çekilmeyen çok çarpıcı sonuçları ortaya koyduk. Aynı konuda, alanında Türkiye’de ilk defa kapsamlı biçimde hazırlanan yeni bir kitaba bölüm yazdık. Mikrobiyotamız faydalı bağırsak bakterilerimizdir. Bizim için mikrobiyota sağlık demektir. Bağışıklık sistemimizden davranışlarımıza kadar, onlardan şeker dengemize kadar mikrobiyotanın önemli düzenleyici rolü vardır. Faydalı bağırsak bakterilerinin sayısı kendi hücrelerimizin sayısından çoktur ve sürekli bizim için çalışmaktadırlar. Bahsettiğimiz
çalışmalarımızda özet olarak, bazı gıda katkı maddelerinin faydalı mikroplarımızın sayısını, türünü veya dengesini bozabildiğini gösterdik. Bunun sonucu olarak da şeker dengesinin bozulabildiği, bağışıklığın etkilendiği ve birçok hastalığa davetiye çıkarıldığı düşünülebilir. Karamsarlığa kapılmadan ve konuyu uzatmadan bağlayalım. Çözüm, işlenmiş gıdadan ve katkı maddelerinden mümkün olduğu kadar kaçınmaktır. Mecbur olmadığımız katkı maddeli gıdayı tüketmeyelim. Doğal ve sağlıklı beslenelim. Mutlaka katkı maddesi içeren bir gıda alacaksak, bu durumda katkı maddeleri hakkında temel bilgi sahibi olalım ve en az risk içeren katkı maddesinin olduğu ürünü tercih edelim. Çaresiz değiliz. Çare bilgide saklı ve az bir çabayla sağlığımızı koruyabiliriz. Sağlıkla kalın. Saygılarımla.