Duygular insanı diğer organizmalardan ayıran en belirgin özelliklerindendir. Hatta hayatımıza dair birçok önemli kararda başrol oyuncularımızdır.
Seviniriz, kızarız, özleriz, şaşırırız ve daha binlercesini yaşarız gün içerisinde. Duygularımız düşünce ve davranışlarımız için temel gereksinimizdir. Olaylara bakış açımızda ilk basamağımızdır. Bu yüzden oldukça önemlidir.
Duyguların oluşumunu etkileyen faktörler bulunmaktadır. Nasıl bir kültürde yetiştiğimizden tutun da anne babamızın davranış şekillerine kadar birçok sebep duygularımızın oluşumunu etkiler. Öyle ki benzer bir olaya karşı hissedilen duygular kişiye göre değişiklik gösterebilir.
Yaşantımızda dinamiği yüksek olan “duyguların” bize fayda sağlayabilmesi için belli başlı şifrelere ihtiyacı vardır. Özellikle “ölçü” kavramıyla konuya giriş yapmak isterim. Hissettiğimiz duygunun adı ne olursa olsun belli bir ölçüde belli bir sınırda yaşanması gerekir. Aşırı boyutta hissedilen her duygu, düşünce ve davranışlarımızın sınırlarını zorlayacaktır. Bu durum karşısında pişmanlık yaşamamız kaçınılmazdır. Örneğin; bir arkadaşınızı çok güvenilir buluyorsunuz, onun sizin hakkınızda olumsuz düşünme ihtimalini aklınıza getirmiyorsunuz. Böyleyken bir gün arkadaşınız yaptıklarınıza istemediğiniz şekilde tepki verdiğinde ona olan duygularınız yerle bir olacaktır. “Ondan hiç beklemezdim hayal kırıklığına uğradım” düşüncesinin hakimiyetiyle karşı duygu olan mesafeye adım atar olacaksınız. Ya da aynı ortamda çalıştığınız bir kişiden nefret ediyorsunuz ve gereğinden fazla mesafeli davranıyorsunuz. Zor durumda olduğunuz bir gün kimseden görmediğiniz yardımı bu kişiden gördüğünüz takdirde duygularınız bir anda farklılaşacaktır. İki durum da kişisel olarak yanlış kararlar almamıza neden olacaktır. Ölçü kavramı duygularda bu nedenle oldukça önemli bir yere sahiptir.
İnsanın bir duygudan zıt diğer bir duyguya geçişi bir anlıktır. “En sevdiğiniz en nefret ettiğiniz, en nefret ettiğiniz en sevdiğiniz olabilir.” Ölçü kavramını hayatımıza dahil ederek zıt duygular arasındaki geçişi daha dengeli hale getirmemiz de mümkün olacaktır. Bu sayede ikili ilişkilerimiz sağlamlaşırken olaylar karşısında yıpranma payımız en aza inecektir.
Duygular insanın en güzel ve anlamlı yönü esasında. Önemli olan böylesi bir değeri heba etmeden kararında yaşayabilmek. Bunun için de farkında olmak, değerlendirme yapmak, geçmiş deneyimlerimizden ders çıkarmak yeterlidir.
Dünyada kötülükler olabilir yalnız bu dünyadaki iyi insanların olmadığı anlamına gelmez. Bu yüzden umudumuzu yitirmeden iyimserliğimizi ölçü terazisinde dengeleyerek yolumuza devam etmeliyiz. Bir sonraki başlıkta yeniden bir araya gelmek dileğiyle esen kalın..