Dünya Obezite Federasyonu tarafından yayınlanan yeni Dünya Obezite Atlası-2023 raporu, obezite hakkında çok kapsamlı ve önemli bilgiler içeriyor. Önlem alınmazsa, önümüzdeki 12 yıl içinde dünya nüfusunun yarısından fazlasının aşırı kilo problemi yaşayacağı öngörülüyor. Acilen, araştırma, önleme, tedavi ve destekte iyileşme sağlanması gerektiği anlatılıyor. Hem Dünya Sağlık Örgütü hem de Sağlık Bakanlıkları öncelikli hedefleri arasına obezite ile mücadeleyi almış durumdalar. Aşırı kilolar hem beden sağlığı hem de ülke ekonomisi için yıkıcı bir etkiye sahiptir. Aşırı kilonun ekonomi üzerine oluşturduğu yük Covid19 pandemisinin ekonomik etkilerine eşdeğer mahiyettedir. Beden sağlığı üzerine aşırı kilonun etkileri ise kalp-damar hastalıkları, diyabet (şeker) hastalığı, kalp krizleri, inmeler ve birçok kanser türü başta olmak üzere birçok yaşam kalitesini düşüren ve ölümcül olabilen hastalıklarla ilişkili olmasıdır.
Obezite çok karmaşık, yaygın ve çok boyutlu bir sorundur. Obezite ile mücadele etmek de sadece Sağlık Bakanlıklarının çabasıyla olmaz. Okul öncesi eğitimden başlayarak, eğitimin her aşamasını kapsayacak şekilde obeziteye karşı etkin mücadele edilmelidir. Ayrıca her iş grubunda, çalışan kesimin obeziteye karşı korunması için gayret edilmelidir. Aksi takdirde, 2035 yılına kadar dünya nüfusunun çoğunluğu olan 4 milyardan fazla insan, fazla kilolu ya da obeziteyle yaşayacaklar. Her 4 kişiden 1'ine karşılık gelen yaklaşık 2 milyar insan obez olacak. Çocukluk çağı obezitesi 2035 yılına kadar iki katından fazla artabilir. Bunun anlamı ise birçok ölümcül kronik hastalıkların çok daha erken yaşlarda görülmeye başlaması demektir. Dolayısıyla beklenen yaşam süresi, ani ölümler, yaşam kalitesi ve benzeri sağlık parametrelerinin hepsinin olumsuz etkilenmesi söz konusudur.
Bilim insanlarının da katkılarını alarak; çok acil biçimde obeziteye karşı ulusal mücadele programları genişletilmeli ve tavizsiz uygulanmalıdır. Ülke ve toplum koşullarımıza ve tehlikelere uygun biçimde çözüm önerileri ve uygulanabilir tavsiyeler acilen belirlenmelidir. Bütün bu tavsiyelerin uygulanması için gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılmalıdır. Önceliğimiz obeziteyi önlemek olmalıdır. Önleyemiyorsak erken teşhis ve tedavisi için tüm imkanlar seferber edilmelidir.
Atlasta; iklim değişikliğinin, Covid-19 kısıtlamalarının, yeni salgınların ve kimyasal kirleticilerin aşırı kilo ve obezite üzerindeki etkisini kabul ediyor ve bütün sorunlara yönelik ciddi mücadele olmadan obezite oranlarının daha da artabileceği konusunda uyarıyor. Obezite genellikle gelişmiş ülkeler için bir sorun olarak görülüyor. Ancak rapor, obezite düzeylerinin en hızlı şekilde düşük ve orta-düşük gelirli ülkelerde arttığını ortaya koyuyor. Obezitede dünya
genelinde en fazla artışın beklendiği 10 ülkeden 9'u düşük veya alt-orta gelirli ülkelerden geliyor. Obezite artık sadece gelişmiş ve sosyoekonomik standartları yüksek ülkelerin sorunu değildir. Önümüzdeki yıllarda obezite sıklığının en çok artacağı ülkeler Asya'dan ya da Afrika'dan olacaktır. Ülkemiz de büyük risk altındadır.
Dünya Obezite Federasyonu Başkanı Prof. Louise Baur raporun sonuçları hakkında şunları söylüyor: “Bu yılki Atlas, bugün obeziteyi ele almadığımız takdirde gelecekte ciddi sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya olduğumuza dair açık bir uyarıdır. Obezite oranlarının çocuklar ve ergenler arasında en hızlı şekilde arttığını görmek özellikle endişe vericidir. Şimdi birlikte hareket edersek gelecekte milyarlarca insana yardım etme fırsatımız olur.”
Birleşmiş Milletlerin de gündeminde olan bu önemli ve yüzlerce sayfalık kapsamlı rapordaki bazı bilimsel verilere ve öngörülere dikkatinizi çektim. Önümüzdeki haftalarda ise obeziteden korunmak için beslenme ve diğer hususlarda neler yapılması gerektiğini anlatacağım. Tehlike çok büyük ama çözümsüz değiliz. Sağlıkla kalınız.