Yaşantımız boyunca birçok insanla karşılaşır birçok olay ve duruma şahitlik ederiz. Kimileri hayatımızda iz bırakırken, kimileri esen rüzgar gibi görevini tamamlayıp gider. Yalnız şu bir gerçek ki “öylesine, tabiri caizse tesadüfen” kimse girmez dünyamıza.
Dünyada her an neden sonuç ilişkisine bağlı eylemler gelişir. İnsan bu detayı sürekli göz ardı eder. Özellikle aceleci yanımız bizim olaylara bakış açımızı daraltarak neden sonuç ilişkisini rafa kaldırmamızı sağlar. Bu durum daha zorlayıcı bir yaşam şeklini seçmemize sebep olur. Yıllar yıllar sonra ise dilimize pelesenk olmuş bir cümle heybemize kalır. Ne mi o? Tabi ki “keşke”
Özellikle olumsuz olaylara karalar bağlar, bütün sıkıntıların bizi bulduğunu düşünürüz. Hadi yaşamdan bir örnekle daha yakından bakalım;
Ünlü bir şirkette yıllardır çalışırken birden patronunuz size kötü davranmaya başlar ve küçük bir hata sonucu çıkışınız verilir. Alternatif görüştüğünüz iş yerleri yok, sudan çıkmış balık gibi ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Bir de devam eden ödemeler var. Elinize kalan sadece tazminatınız, o da kısa süreliğine idare edebileceğiniz bir miktar.
Nasıl bir tablo, zorlayıcı değil mi?
Hem kendinize hem kaderinize isyan halindesiniz. “Neden benim başıma geldi, oysa nasıl da özverili bir personeldim, iyilikten maraz doğuyor, hep beni mi bulur” cümleleri dönüp duruyor kafanızda.
Kıt kanaat idare ettiğiniz günlerde uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınızla karşılatınız ve laf lafı açınca durumunuzdan bahsettiniz. Arkadaşınız dedi ki “Benim çalıştığım yerde bir kişi aranıyor şartlar da uygun yarın uğrarsan senin görüşmeni sağlayabilirim.” Hiç kaçar mı böyle fırsat, bir sonraki gün yolunu tuttunuz bahsedilen adresin. Her şey yolunda gitti ve işi kaptınız.
Günler ayları kovaladı altı ayı devirdiniz artık. Bir gün, günlük iş ve işlemlerinizi yaparken eski iş yerinden bir arkadaşınız sizi aradı. Ağlamaklı bir sesle patronun iflas ettiğini, kimsenin ondan haber alamadığını, maaşları ve tazminatları ödemedikleri için öylece ortada kaldıklarını anlattı. O an film şeridi gibi işten çıkarılmanız, isyanlarınız gözünüzün önünden geçer. O günler ne çok üzgündünüz, nasıl umutsuzdunuz. Oysa şimdi iyi ki beni çıkarmış bile diyebiliyorsunuz.
İşte tesadüfün olmadığı, her olayın kendi içinde sebep sonuç ilişkisine bağlı olduğu bu kadar nettir aslında. Sadece bazen bunu görebilmek için zamana, durup yorumlamaya ve kaldığın yerden devam edebilmeye ihtiyaç vardır. Büyük cümleler kurmadan önce hayatın getireceği sonuçlarını beklemeyi tercih edin. Kim bilir belki de en sevdiğiniz yerden gelir..