Yapılan birçok çalışmada depresyon ve beslenme arasında sıkı bir bağ olduğu ortaya konulmuştur.
Tatlı ye; mutlu ol!!!
Birçoğumuz depresyona girdiğimizde bizi tatlıların mutlu edeceğini düşünür ve bu dönemde kalorisi oldukça yüksek olan tatlıları sıkça tüketiriz. Tatlı besinler yediğimizde kısa bir süre sonra kan şekerimiz hızla yükselir, bu çok kısa bir süre kendimizi iyi hissetmemize sağlayacaktır ama daha sonra kan şekerimiz hızla düşeceğinden bu da günün diğer kısımlarında daha depresif, yorgun, aç olmamıza neden olur. Bu yüzden baklava, yaş pasta, çikolata, kek, şekerleme, reçel tarzında şeker içeren besinleri tüketmektense kuru meyveler başta olmak üzere meyve tüketmemiz bizi depresyondan koruyacaktır.
Kahve içmek beni rahatlatıyor!!!
Depresyonda kullanılan antideprsanların da etkisiyle oluşan uyku hali ve düşük enerjiyi kafeinli içeceklerin düzelteceği şeklinde bir inanış var malesef. Asitli içecekler, çay ve kahve gibi yüksek kafein almak bizi daha çok gergin ve sinirli yapar. Uyku düzenini bozar ve kalp atış hızımızı arttırır. Günde 3-4 fincandan fazla çay ve kahve içmemenizi tavsiye ederim.
İçelim güzelleşelim!!!
Alkol geçici olarak PGE1 düzeyini artırarak hafif depresyonları düzeltir. Ancak alkol bitince düzeyler tekrar düşer ve tekrar depresyona girmemiz kaçınılmazdır. Alkol sinir sistemini yıpratır, uyku düzensizliği yapar, sinir sistemimizi iyi edecek olan B grubu vitaminlerin emilimini azaltır ve bizi daha hasta eder. Alkol yerine içilecek 1 fincan yasemin çayı kendimizi daha iyi hissettirecektir.
Ne yapalım peki?
• Düzenli ve dengeli beslenme ile vücudun tüm mineral ve vitaminlerini alabileceği şekilde beslenmeliyiz. 3 ana öğün ve 3 ara öğün tüketmeli ve öğünlerde tüm besin gruplarını dengeli bir şekilde almalıyız.
• Meyve ve sebze tüketimimizi artırarak bol posalı belsenmeliyiz.
• Aşırı yağlı besinler ve kızartmalardan uzak durmalıyız
• Kaliteli protein içeren besinler de ( balık, kurubaklagiller, yumurta, yoğurt, peynir, fındık) triptofan adı verilen bir çeşit protein vardır. Triptofan alımının artmasının depresyon bulgularını azatlığı görülmüştür.
• Tuzu mümkün olduğu kadar azaltmalıyız.
• Kompleks karbonhidrat ( tam buğday veya çavdar ekmeği, meyveler v.b) alımı beyinde mutluluk hormonu, salınımını arttırmaktadır.
• B12 ve Folat vitaminleri de depresyon tedavisinde çok önemlidir. Bu B grubu vitaminler vücutta homesisteinin artmasına ve depresyonun iyileşmesine, enerjinin artmasına yardımcı olurlar. Tavuk, balık, süt, yoğurt, dana eti gibi hayvansal besinlerde B12 , koyu yeşil yapraklı sebzeler, portakal, mandalina tarzı turunçgiller, kurubaklagiller de ise Folat yüksek miktarda bulunur.
• Güneşe maruz kalma derecesi ile serotonin düzeyleri arasında da pozitif bir ilişki saptanmıştır. Düşük D vitamini düzeyiyse kronik yorgunluğa ve depresyona yol açabilir. D vitamini böbreküstü bezlerinde tirozin hidroksilazı aktive ederek dopamin, norepinefrin ve epinefrin salgısını artırdığından eksikliği durumunda takviye edilerek özellikle kış aylarında görülen depresyon tedavisinde olumlu etkilere sahiptir. Ağır stresse, D vitamin ve kalsiyum ihtiyaçlarını artırır. D vitamininin de en güzel kaynağı güneş olduğundan fırsat buldukça güzel havalarda çıkıp dolaşmak da depresyondan kurtulmamıza yardımcı olur.
• Kış aylarında özellikle triptofan ve C vitamini açısından da zengin portakal, mandalina tüketimini artırın.
• Ara öğünlerde ve gece yatmadan önce papatya ve rezene çayı için. Çayınıza 1 çay kaşığı kadar bal ekleyin. Bu çay, serotonin düzeyini arttırıp, oreksin düzeyini azaltarak gevşemenize ve rahat uyumanıza yardımcı olabiliyor.
• Karbonhidrat miktarı çok düşük diyetleri uzun süre yapmayın. Bilinçsizce yapılan bu diyetler depresyona altyapı oluşturabiliyor.
Sağlıklı günler dilerim...