Çaresizlik ve umut,
Yaşam ve ölüm,
Çaba ve sonuç.
Önlem ve ihmal…
Elazığ depremi hepsini yeniden yaşattı bize…
‘Azize’ diye bağıran Emine Hanım’ın sesi kulağımızda.
Kürtçe kelimeler söyledi Azize’ye, komşusunu uyanık tutsun diye. ‘Komutanım yaşıyorlar’ diyen askerin sesi de kulağımızda.
Kurtarıcısı Suriyeli gencin elini bırakmayan Dürdane Aydın’ın sözleri de ortak duyguların sonucuydu.
Ellerini tuttu hiç tanımadığı Mahmut’un. Kollarına sarıldı. Ancak böyle anlatabildi minnetini.
Ne milliyeti önemliydi, ne de cinsiyeti.
O sırada, acının tarifsizleştiği, telaşın kol gezdiği, kaygının gizlenmeye çalışıldığı, güçlü kalanın güçsüz için çırpındığı bir ortamdı Elazığ.
‘Şimdi siyaset zamanı değil’ ile başlayan molaydı Elazığ depremi…
İnsanlığımızı yeniden hatırlatan,
Din, inanç, ırk ve cinsiyet ayrımının yok olduğu, sadece insan odaklı bir mücadelenin adıydı Elazığ.
Kalbi insan olan kurtarma ekiplerine takıldı aklım.
-17’de kazı sırası bekleyenleri; sıcak salonumuzda izlerken üşüdük.
Birkaç saniyede hayatın nasıl değiştiğini gördük.
Göçükten çıkan her nefes için sevindik, nefessiz kalanlar için üzüldük.
Malzemeden çalmayı alışkanlık edinenlerin yok ettiği hayatları sorguladık.
Müteahhide bağladık sözü.
Acaba bütün bunlar yaşanırken onların kalbi ne yaptı?
Sadece izlediler mi? sordular mı kendilerine ‘Ben ne kazandım’ diye.
Kazançların en güzelinin insanlık olmasını bir kez daha dileyelim.
Zira bunca büyük acı yaşanırken, güzel kalpli insanlar sardı yaraları.
Evindeki battaniyeyi paylaşan, uykusundan vazgeçip göçük nöbeti tutan, ‘Seni kurtaracağız’ diyerek moral veren insanların kalbi kurtardı bir çok hayatı.
Şimdi sarılacak daha çok yara var.
Çocukların hayatında oluşan travmalar,
Evlerine girmeye korkan insanların kalbine-beynine işlenen endişeleri tamir etme zamanı.
Herkesin güven içinde yaşama hakkına inanan, bunun gereğini en başında malzemeden çalmadan inşa edecek kalpler yaratma zamanı.
Siyaset zamanı değil derken, laf geçirme çabasına girmeme zamanı.
Aslında sevgi zamanı.
Severek iş yapma zamanı.
İnsanlar ölmesin diye çaba gösterme,
Felaketlere yol açmamak için gereğini yapma zamanı.
Depremlerin olacağını söyleyen bilim insanlarına kulak verme,
Yapı denetimi ile hayat kurtarılacağını kabul etme zamanı…
Hep birlikte izledik felaketlerden nasıl dersler aldığımızı.
Kurtarmada öncelikle neler yapılacağını öğrendik.
Çürük binaları yarım ağızla eleştirebildik.
Küçük eleştirilere tahammülsüzlükle yaklaştık.
Kurtarma mucizelerine şahitlik ederken hiç yaşamamayı diledik.
Her duyguyu yaşadık Elazığ’la.
Şimdi düşünme ve ders alma zamanı…