İnsanları sözlerinden ziyade davranışlarıyla tanırız. Ve...sözler sahibinin hem esiri hem ağasıdır aslında.
Büyüklerimizin sohbetlerinde onları en çok yaptıkları güzel işleri anlatırken görürüz, oysa kavisli yollardan da geçmişlerdir. Biraz gururlu, havalı, masalsı hatta roman gibidir yaşadıkları. Evet, her hayat bir romandır!
Romalar ise biraz pişmanlık, biraz keder ve en çok acının ürünüdür. Herkes söylediği sözün arkasında dursa sanırım kimse de hayatını romana benzetmezdi. Yine de verilen söz tutulmalıdır.
"Söz vermek" çok doğru bulduğum bir şey değildir. Söz zaten sözdür, ona eminlik katmak güvensizlik tepelerinde mahsur kalanlar tarafından, yalancılar yüzünden türemiştir. Söz vermeyin, hayat büyük konuşanları hiç sevmez. Ama söze değer katın, değerli olun.
Değer demişken; her gün biraz daha uçuruma doğru gittiğimizi söylemeye gerek yoktur. Değer anlayışımız da değişime maruz kaldı maalesef. Yeni icatlar güzel olan her şeyi silip süpürdü. Herkesin kendine siper ettiği gerçeği, söz geçirmez duvarı var artık. O duvarın arkasından deniz kırmızı, toprak mavi renkte görünmeye başladı belki de.
Son Çınarlar küskün gidecek dünyadan. "Biz böyle değildik ki, ne oldu bizlere? " diye diye bitecek yolculukları. Yeni değerler yeni kişiler yoğuracak, görünürde insan hepsi.
Zamandan şikayet tüm düşünürlerin, yazarların kalemine yansımıştır ama hiç bu kadar kalemi zorlamamıştır.
Yitirilen her değer medeniyetimizin yıkılan bir kolonudur. Altında kaldığımız gün bir toplumun sonu olacak demektir. Bize benzemeyen bizlerle yola devam edilecek.