Alanyaspor üçüncü hafta müsabakasında geçtiğimiz sezonun şampiyonu, Süper Kupa'nın kaybedeni Galatasaray'a 6-0 gibi net bir skorla yenildi. Alınan bu net mağlubiyet ölçümü? Daha skor 3-0 iken sosyal medyada silahşör abilerimiz, kardeşlerimiz eteşe başladılar. Yönetime, yönetimden bazı isimlere, başkana, hocaya, oyunculara. Hatta Emre Akbaba'ya küfürler edenleri gördük. Emre için küçük bir parantez açıp geçicem; Kendisini Emre Akbaba yapan Alanyaspor'a karşı oynuyorum diye gol atmayacak mıydı? Kötü oynayıp topu dağlara taşlara mı vuracaktı? Adamın işi bu kardeşim. Üzerindeki formanın rengi ne olursa olsun, içinde bulunduğu topluluğun menfaatlerine hizmet edeceğim diye söz vermiş bir insandan aksi birşey yapması nasıl beklenir aklım almıyor. Çıktı sahaya eski hocasını gidip selamladı, efendi gibi oynunu oynadı, fırsat doğdu gollerini attı ve yine efendiliğini bozmadan ellerini iki yana açarak takım arkadaşlarına "ben bu gollerin sevincini yaşamayacağım" dedi. Ben kendisini takdir ettim. Galatasaray ile Şampiyonlar Liginde yıldızı parlayan bir kardeşimiz olur, milli forma ile göğsümüzü kabartır inşallah diyerek geliyoruz biz asıl konumuza.

İlk hafta Sivas deplasmanında ortalarda dolaşan, kanatları kullanamayan, topu forvete ulaştırmayı bırak, doğru düzgün bir orta dahi yapmayan bir takım izledik. Deplasmanda ilk haftada bir puan iyidir derken ceza sahasının dışından gelen bir şutla sıfır çekip Alanya'ya elimiz boş döndük. İlk haftanın mücadelesi ilk haftaya göre iyi görünürken eleştirinin yersiz olacağını düşünenlerdendim. 

Evimizde uzun bir sürenin ardından seyircisi ile buluşan takımımızın Ankaragücü'nü yeneceğindende neredeyse emin olarak gitmiştim stada. Daha ilk dakikadan kaleye gelen zımba gibi şutu görünce ne oluyoruz demedim değil. Ama yinede mücadele ederken kaleyi yoklayamamanın, geçtiğimiz sezondan alışık olduğuz kanatların bu sene kullanamayan takımımızı endişe ile izledim. Ortalarda dolaşıyoruz ama ileride tırtız. Kırmızı kart, gol derken hocanın yaptığı değişiklikler, rakibinde on kişi kalmasıyla çift forvete dönüşümüz. Oyun biraz renklensede son bölümlerde Emre Güral'ın kaleyi tutmayan uzaktan şutunun dışında doğru düzgün bir pozisyona giremedik. Cenk Ahmet'in hatası demeyelim de, dengesini kaybedip düşmesi ile gelen ikinci golün ardından zaten Galatasaray karşısında çok da iyi bir oyun sergileyemeyeceğimiz açık gibiydi. Hoca'nın Ankaragücü karşısında kanattan oyuncu alıp çift forvete dönmesi, oyun sitilini değiştirmesi doğru mu yanlış mı tartışılır. Ben kendimce risk aldı ve başarısız oldu olarak yorumluyorum. İyi yaptı mı? Yaptı. Futbol hatalar oyunu ise eğer, rakibi hataya zorlayarak kazanılıyorsa bu oyun, biz riski aldık, rakibi hataya zorladık, ileride kalabalıklaşıp evimizde kaybetmektense berabere kalalım diye baskı kurarken hata yapan taraf olduk. İkinci gol ile birlikte rakibimizi tam bir deplasman takımı gibi oynayarak 3 puanı aldığı için tebrik ederek uğurladık.

Galatasaray ve Alanyaspor arasında bariz olarak görülen güç dengesizliği var zaten. Ama bu demek değildir ki 6 gol yiyip geleceksiniz. Ben son yazımda kulüp başkanı sayın Çavuşoğlu'nun bu işi bildiğini, kulübü nerelerden nereye getirip attığı başarılardaki imzaları konu edinmiştim. "Kulübün bahçesine heykeli dikilecek adam" olarak lanse etmiştim kendisini. Bu gerçekler değişmiş değil, üç mağlubiyet aldık diye silip atacak değilsekte, eleştirmeyecekte değiliz. Sayın Bakkal içinde geçerli aynı şeyler. Bizim gördüğümüz eksiklikleri eminim kendileri de görüyorlardır. Giden Gassama'nın yokluğu ne kadar bariz görülüyor. İşte Emre Akbaba karşımızda oynadı. Yerinde oynayan Lucas'ın kaleye bir şutu var, o da kaleyi bile tutmuyor. Sol kanatta Junior Fernándes'in eksikliği, yerinde oynayan Djalman'nın etkisiz kalması. Kısıtlı imkanlarla oluşturulduğunu bildiğimiz takımımızda eksikler var. Ama takviye ve daha çok çalışılarak eksikliklerin giderilebileceğini düşünenlerdenim. Üç mağlubiyet aldık diye de herşey bitmiş değil.

Yenilgilerin faturasını kesip, senin yüzünden, o şöyle yaptı, şurada bu hatalar vardı demeyi bu gün bırakıp kenetlenmemiz gerekiyor. Bırakalım bunların analizini yönetim yapsın, teknik ekip yapsın. Biz takımımızı desteklemek için hafta sonu stadı dolduralım. Evet biraz kılişe gibi olsada benim her zaman dediğim bir söz var. İyi günde herkez yanımızda olur, mevzu kötü günde yanımızda olanlar. Gerçek dost, gerçek taraftar, gerçekten seven kötü günde yanında olandır. Ne halin varsa gör demek olmaz. Bize yakışmaz. Daha çok destek vereceğiz, biz gidiyorsak yanımızda bir kişi daha götüreceğiz. Ailemizi, çocuğumuzu, arkadaşımızı şu güzel son bahar akşamında alıp gideceğiz. Komşumuzu alıp gideceğiz. Gel çayı bu akşam statda içelim diyeceğiz. Gel sana güzel bir köfte ısmarlayayım diyeceğiz. O stat dolacak ki, 12. adam itecek ki kötü geçen günleri unutacağız.