Ligin artık bizim için son iki haftası diyebiliriz. Hafta sonunu bay geçecek olan takımımız 11 Mayıs Salı günü evinde Büyükşehir Belediye Erzurumspor'u konuk edecek ve ardından 15 Nisan Cumartesi günü MKE Ankaragücü deplasmanında sezonu bitirecek. Denizlispor'un düşmesi kesinleşirken aşağıda kazan kaynıyor. Bu çetin mücadelenin içerisindeki Kasımpaşa ligde kalmak adına çok değerli üç puanı bizden alarak nefeslendi. Ligin altında durum malumunuz buyken üstünde de Beşiktaş bir adım önde ipi göğüsledi gidiyor. Hafta sonu Galatasaray'a konuk olacak. Her an her şey olabilir ama ben Beşiktaş'ın hata yapacağını düşünmüyorum.

Biz gelelim Alanyaspor'a. Bu sezon futbol otoritelerine adından sıkça söz ettiren, oynadığı pas oyunu ile rakiplerini bunaltan, seyir zevki yüksek maçlar çıkartan, kelli felli 80-100 milyon Euro'luk takımlara kök söktüren Alanyaspor'da skora gidememenin sıkıntıları yaşanmaya devam ediyor.
İnişli çıkışlı bir grafik çiziyor takım. Hocayı da burada eleştirmenin çok fazla bir manası olmadığı kanaatindeyim. Elindeki kadro ile en iyisini yapmanın çabası içerisinde. Futbolcularında kötü niyetli olmadıklarını düşünmek ile birlikte maçtan maça değişen konsantrasyon eksiklikleri fazlasıyla göze çarpıyor. Tabi burada rakipleri küçemsemek gerekiyor...

Çağdaş Hoca Fenerbahçe maçına, Kalede Marafona, savunmada Tzavellas ve Caulker ikilisi, sağda Juan Francisco ve önünde Efecan, solda Moubandje ile Davidson, orta alanda Siopis, Berkan ve Salih üçlüsünün önünde en ileri uçta Mustafa Pektemek onbiri ile sahaya çıktı. Kadroyu niye yazdım. Çünkü bu kadro Alanyaspor'un ideal kadrosu. Bakesetas gittikten sonra Berkan'ı orta bölümde gördüğümüz, Babacar'ın yokluğunda Mustafa ile Adam Bareiro'nun süre buldukları ve mükemmele yakın oyun ortaya koyan kadro bu kadro. Çok gerilere gitmeden Fenerbahçe ve Kasımpaşa maçları üzerine birkaç kelam edeceğim müsadenizle.

Öncesinde dip not olarak şunu sormak isterim; Babacar neden yoktu? Evimizde oynadığımız Gaziantep maçının 60 'ncı dakikaları gibi Babacar oyundan çıkmak istedi, kendisini yere bıraktı, hoca oyundan almadı, kalktı dışarı geldi, tekrar oyuna girdi derken 72 nci dakikada yerini Efecan Karaca'ya bırakarak saha kenarına geldi. Kulubenin oralarda su, sandelye ne varsa tekmeledi. Orayı bayağı bir karıştıdı. Maçın bitiş düdüğünün ardından soyunma odasına doğru giderken yanına Çağdaş Hoca vardı ve elini sıkmak istedi, elini vermedi. O saatten sonra da kadro da göremedim kendisini. Kulüpten resmi bir açıklama yapılmasını, "Hocamıza ve takım arkadaşlarına yapmış olduğu saygısızlıktan dolayı" diye başlayan bir metni okumak isterdim açıkçası. Üstü kapalı bir kadro dışı bırakılması söz konusu gibi.

Emre Bölezoğlu'nun Fenerbahçe'si, ilk yarıda oynadığımız Erol Bulut'un Fenerbahçesi'ne oranla daha korkusuzdu sahada. Açık açık futbol oynadılar, pozisyonları olmasada bir iki şut çekme şansı elde ettiler. Alanyaspor'un ise kaleci Harun'un çıkardığı şutlar bir kenara, direkten dönen üç topu var. İzlemekten, orada olmaktan, bu takımın bir taraftarı olmaktan gol atamasakta kat ve kat tat aldığım bir oyun izledim. Bazıları diyecek on kişi kalmış bir Fenerbahçe'yi yenemediniz. Beklentileri o kadar yükseltmişiz ki Alanyaspor deyince tırnak içerisinde büyük diye tabir ettiğimiz bazı takımların yöneticilerinden teknik kadrosuna, oyuncularına ve taraftarına varıncaya kadar kendileri ile oynadığımız zaman korku ile karışık bir çekimsenme hali, rakipleri ile oynadığımız zaman ise aşırı bir ümitlenme hali hasıl oluyor.

Böylesi bir oyunun ardından ligin dibinde düşmeme mücadelesi veren Kasımpaşa ile oynadığımız maça bakıyorsun. Evet oyuncularda üç gün ara ile oynanan maçlardan kaynaklanan bir yorgunluk hali var. Hoca'da buna dayalı maç maç kadroları değiştiriyor. Kasımpaşa'ya karşı rotasyona giden Çağdaş Hoca, kalede Marafona, savunmada Fatik Aksoy ve Caulker ikilisi, orta da Siopis, Berkan ve Salih (2 nci dakika da sakatlanınca yerini Davidson'a bıraktı) solda Moubandje ile birlikte başlayan Efkan orta alana gelirken Davidson solda kendi mevkisine geçti. Sağda Tayfur ve önünde Efecan, ileri uçta ise Adam Bareiro'yu izledik. Dört kişilik rotasyona uğrayan takım ile çıktığımız Kasımpaşa maçından bir önceki maça nazaran zerre haz alamamak beni ziyadesiyle düşüncelere sevk ediyor.

Hatay'ın farklı yenildiği haftada üç puanı alıp beşincilik için biraz daha elimizi rahatlatalım derken Sivas aşağılardan çıkıp gelip senin işini zora sokuyor. Tabikide beşinci olan takımın Avrupa'ya gideceği kesin değil belki ama, sen beşinci bitirip umulanın gerçekleşmesi için bekle kardeşim. Şimdi beşincilikte rakip Sivasspor. Bakıyorsun adamlar ligin ikinci yarısının ilk maçında sana yenilmişler ve ondan sonra kayıpları yok. Yenilgisiz dokuz galibiyet ve yedi beraberlik almışlar. Ne değişiyorda bir hafta önce dillere destan, gönüllere su serpen, umutlandığımız oyunu göremiyoruz bu hafta.

Bakasetas'ın gidişinin ardından televizyon programında yaptığım yorumda yeri doldurulamayacak hiç bir oyuncunun olmadığını söylemiştim. Tezimde hala aynı yerde durmak ile birlikte Berkan'ın bir Bakesetas olmadığı da açık. Oyuncumuzu sattık kasamıza parayı koyduk oh ne ala. Ama ne acıdır ki yerine oynattığımız oyuncu skorer olamadı. Bakesetas hala en çok gol atan üçüncü oyuncumuz.

Bakesetas'ı sattığımızda ligin ilk yarısı bitmiş, 20 haftalık mücadele neticesinde Alanyaspor 34 puan ile beşinci, Trabzonspor 33 puan ile altıncı sırada idi. Yani oyuncumuzu sattığımız takım bizim Avrupa kupaları için direk rakibimizdi. Yanlış hatırlamıyorsam üç milyon euro gibi bir bonservis ücreti ile gitti Trabzon'a. Oyuncumuzu satmasak, attığı goller ve kazandırdığı maç başı ücretler ve olası bir Avrupa kupaları katılım hakkı ile daha fazlasını kasamıza koyacaktık. Sezon sonu belkide 5-6 milyon Euro'lara satabileceğimiz bir oyuncuyu gönderdik gitti.

Bu sezon için artık yapılacaklar belli. Önümüzde kalan iki maçı da kazanıp Sivas'ın puan kaybetmesini bekleyeceğiz. Ardından birde Beşiktaş'ın Zirat Türkiye Kupası'nı alırsa belki Avrupa Konferans Ligi'ne gitme şansımız olabilir. Yani gördüğünüz gibi hiç bir olasılık bizim elimizde değil.

Durum böyle olunca, Çağdaş Hoca önümüzdeki sezonun planlamasını yapmaya başlamıştır büyük ihtimalle. TFF'nin önümüzdeki sezondan itibaren yabancı oyuncu kısıtlamasına gideceği malumunuz. Kural tam olarak şu şekilde uygulanacak. 2021-2022 sezonunda Süper Lig kulüpleri en fazla 14 yabancı uyruklu futbolcu ile sözleşme imzalayabilecek. Kotayı dolduran kulüpler için en az 1 yabancı oyuncu, 1 Ocak 1996 ve daha sonraki tarihlerde doğmuş olması şartı var. Kadroda ki 14 yabancı futbolcudan sadece 8'i aynı anda sahada yer alabilecek. 21 kişilik esame listesinde alt yapıdan yetişmiş 1 Ocak 1998 ve daha sonra doğmuş bir futbolcu bulundurulması zorunlu olacak.
Daha sonrasi sezonlar için de küçük bir bilgi vereyim. 2022-2023 sezonunda en fazla 12 yabancı uyruklu futbolcu ile sözleşme yapabilecek. Sadece 7'si aynı anda sahada yer alabilecekken ilk 11'de alt yapıdan yetişmiş 1 Ocak 2000 ve daha sonra doğmuş bir futbolcu bulundurulması zorunlu olacak. Bu çok önemli bir husus bence.
2023-2024 sezonunda ise en fazla 10 yabancı uyruklu futbolcu kadroya katılabilecek. On futbolcuyla sözleşme yapılması halinde bu oyunculardan en az bir tanesi 1 Ocak 2000 ve daha sonraki tarihlerde doğmuş olabilecek. Sadece 6 yabancı uyruklu futbolcu aynı anda sahada yer alabilecek. İlk 11'de alt yapıdan yetişmiş 1 Ocak 2002 ve daha sonra doğmuş iki futbolcu bulundurulması zorunlu olacak.

Durum bu iken gözümün önüne Fenerbahçe maçında düşmeme mücadelesi veren Erzurumspor'un hocası Yılmaz Vural'a yapılan saygısızlık geldi. Saha kenarında birisi terbiyesizce ayak ayak üstüne atmış, diğeri ise hocayı iplemeden oynamayacağım, sakatım ben demesine Hoca'nın yalvarırcasına sana ihtiyacımız var dediği fotoğraf geldi. Bırakalım artık şu yabancı futbolcu sevdasını. Milyarlarca Euro paraları yaşı başı geçmiş, egosundan burnu yere düşse almayacak futbolcu müsvettesi kişiliksiz, saygısız kişilere vermekten bıkmadık mı. Varsın bir iki sezon Avrupa kupalarında olmayıverelim. Zaten çok oluyoruz da dediğinizi duyar gibi oldum. Ağlanacak halimize gülmeyelim. Bizde ne büyük takım var, ne büyük futbolcu. Karakter koyacak binlerce çocuk ligimizdeki takımların formalarını terletmek için can atıyor. Neyse bu konuyu uzatmayacağım.

Sezonun bitmesine daha iki hafta var. 38 maçta 57 puan toplayabildik. Kupada havlu atmış bir Alanyaspor var. Geçtiğimiz sezonu Erol Bulut ile 34 maçta 57 puan ile bitirmiş, Avrupa Ligi'nde ön eleme oynama hakkı kazanmış ve üstüne Ziraat Türkiye Kupası'nda final oynamıştık. Oyun kalitemizi yükseltmiş gibi görünsekte daha başarısız bir grafik sergilediğimiz ortada. Erol Bulut demişken, Fenerbahçe ile yollarını ayıran hoca Alanyaspor'un Kasımpaşa maçını stadda izlemiş. Ne hikmetse artık? Kalın sağlıcakla.