Son yıllarda maliyetlerde artışların olması, çeşitli krizlere maruz kalınması turizm camiasını düşündürmekteydi. Geçen yıl yükselişe geçip biraz ivme kazanan turizm sezonundan sonra; Umutla beklenen ve önceki yıllara göre daha iyi olacağı düşünülen 2020 yılı sezonu, yeni yıl ile birlikte parlak bir görüntü çizse de, son günlerdeki gelişmelere dayalı olarak turizm camiasında biraz tedirginlik ve karamsarlık yaşanmasına sebep oldu.
Bu karamsarlığın sebeblerine gelince de; Birincisi Suriye meselesi, ikincisi ise Korona virüsü ve bu iki soruna ek olarak da tanıtım ve loby faaliyetlerinin yetersizliği.
Suriye meselesi biraz can sıkıcı görünüyor. Sınırlarımızı korumak ve ülke dışından gelebilecek tehditlere karşı tedbir almak yada bu tehditlere karşı yerinde mücadele etmek en doğal hakkımız. Bu konuda hemfikiriz . Ama Suriye’de görülüyor ki, Yol arkadaşımız kim, Dostumuzun kim, düşmanlarımızın kim olduğu konusunda muallak durumlar var. İşte bunlardan dolayı Suriye konusunda çok dikkatli politikalar izlemekte fayda var. Türkiye’ye en çok turist gönderen ülkelerden birisi olan Rusya ile Suriye politikası üzerine gizli bir çekişme ve güç savaşı içindeyiz. Burada ne şiş yansın ne kebap yansın politikası ile iş birliği yapmaya çalıştığımız Rusya ile yaşayacağımız en ufak bir sürtüşme bize özellikle başta Rusya’dan olmak üzere Avrupa ülkelerinden gelecek turistlerin gelmemesine sebep olacaktır.
Diğer meselemiz Korona virüsüne gelince de; doğal yolla üremiş bir virüs mü ? Yoksa biyolojik bir silah olarak üretilmiş bir virüs mü ? Yoksa evrim geçirmiş eski bir virüs mü? Çin işi mi , Amerikan işi mi? Nüfus planlaması için mi yapılmış? Etnik temizlik için atılmış bir adım mı? Söylentileri bir tarafa bırakırsak, Şuan bunları bilmek çok güç. Ama kesin bildiğimiz bir şey var, tedavisi olmamakla beraber aşısı ve etkin tedavi olanakları henüz bulunamadı. Bağışıklık sistemleri kuvvetli olanlar biraz daha şanslı olmakla beraber yaşlılarda genelde ölümle sonuçlanıyor. Bizim açımızdan şuan tek sıkıntı ise virüsün sınırlarımıza kadar yani İran’a kadar ulaşmış olmasıdır. Ayrıca Ülkemize giriş çıkış yapan, yada giriş, çıkış yaptığımız ve bize turist gönderen ülkelerin birçoğunda bu vakaların görünmesi ayrıca handikap. Sevindirici olan olay ise ülkemizde bu vakanın görünmemesi. Umarım ülkemizde bu vaka hiç görünmez. Tüm Alanya ve Türkiye olarak temennimiz ve isteğimizde bu virüs ile hiç tanışmamaktır.
Bu virüsün Ülkemizde görünmesi yada buna bağlı bir kayıp yaşanması turizmin başlamadan bitmesi demektir. Bunun için 72 çeşit milletten insanın yaşadığı Alanya’da ve Türkiye’de sınırlarımızdan giriş yapanlar daha iyi kontrol edilip daha çok tedbir alınmalı. İşi olması gerektiğinden daha da üst seviyede yapmalı. (Ayrıca buna bağlı olarak İran ile olan sınır kapılarımızın tedbir amaçlı kapatılması da iyi oldu)
Tanıtım ve Loby konusuna gelince son yıllarda tanıtım hem ulusal bazda , hem de yerel bazda çeşitli kuruluşlarımızca, dernek ve vakıflarımızca yapılmaya çalışılıyor. Ama daha istenilen tam sonuç alınmamış ve yeni pazarlarda istenilen ölçüde girilememiş ve tanıtım elde edilememiştir. Tanıtım için daha fazla çaba sarf edilmeli ve etkin bir devlet politikası izlenmeli. Ayrıca siyasi ve politik çatışma içinde olduğumuz ülkelerle daha iyi ilişki kurmak bir kriz başlamadan daha etkin olabilmek ve ülkemizi daha iyi tanıtmak için profosyonel ce loby faliyetlerinde bulunulmalı. (Bu arada Avrupa’dan bazı ülkelere turistik vizelerde muafiyet tanınması turizm adına iyi oldu ve mutlaka pozitif bir katkısı olacaktır)
Bu yukarıda yazdığımız konular üzerine yazılı ve sözlü iletişim mecralarında ve sosyal medyada da daha temkinli ve çok dikkatli olunmalı. Yapılacak bir yanlış, gerçek dışı ve kötü niyetli bir paylaşım, haber yada duyuru, şaka yollu bile olsa, onarılması güç sonuçlar doğuracaktır.
Sağlıcakla, mutlu ve umutlu kalın…