Dokuz hafta geride kaldı. Bir maç eksiği ile 20 puan toplayan Alanyaspor altı galibiyet ve iki beraberlik ile namağlup ligin zirvesinde. Çağdaş Hoca'nın liderliğinde taraflı tarafsız herkesin takdirini toplayan oyunu, hırsı ve mücadelesi ile bulunduğu konumu hak ediyor.

Bu yazımda "tırpan"lama mevzusunu kaleme alacağım. Neden bu konuyu şimdi gündeme getirdiğimi de açıklayıp ondan sonra mevzuya gireceğim. Dün telefonum çaldı. 0850 484 ... ... bir numaradan arandım. Telefonu açtım. Hepinizin malum bildiği düzgün Türkçesi ile bir bayan; "Ligin en büyük taraftan anketine hoş geldiniz. Galataray için (1), Fenerbahçe için (2) Beşiktaş için (3) Trabzonspor için (4)'ü tuşlayın" dedi. Ben bekliyorum. Yani hiç değilse "Diğer Takımlar için (5)'i tuşlayın" gibi bir kelime duyacağım diye. Ses yok. Baktım telefon kapanmış. Daha geçen sezon şampiyon olan Başakşehir'e gönül verenleri, 2 milyonu aşan nüfusu ile Konya'yı, 4 buçuk milyona yaklaşan nüfusu ile İzmir'in takımı Göztepe'yi, 2 buçuk milyonluk nüfusu ile Antalya'yı ve diğer takımlarımızı telafuz eden yok.

Anlayışınız batsın. Yani "bu ligde bir takım şampiyon olacaksa; O takım Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor olabilir. Bu ligde bir takım tutulacaksa bunların dışında bir takıma gönül verilemez" diyemezsiniz efendim.

Daha ligin başındayız. Belirli bir süre adaletliymiş gibi davranacaklar. Sonra yavaştan yavaştan ayak oyunları başlayacaktır. Kısaca geçen sezona bir göz atalım derim. Lige fırtına gibi girmiş, art arda aldığımız galibiyetler ile üçüncü hafta liderlik koltuğuna oturmuştuk. Yedinci haftaya geldiğimizde rakibimiz Beşiktaş'tı. Burak daha maçın başında Ceyhun Gülselam'ın burnuna dirseği ile vurarak kan revan içinde bıramış, bu dirsek görmezden gelinmiş kırmızı kan akmış, kırmızı kart çıkmamıştı. Burak bir gol atıp, bir asist yaparak Beşiktaş'a maç kazandıran isim olarak ön plana çıkmıştı. Atiba cezasahası içerisindeki topu elle kesmiş ama ne Arda Kardeşler, nede VAR devreye girmiş ve maçı kaybetmiştik. O gün perde açılmış ve alttan alttan tırpanı yemeye başlamıştık.

Üç hafta boyunca yine yenilmeyen ekibimiz Trabsonspor ile yaptığı maçta akıllara ziyan verilen penaltı ile, kırmızı kart ile bir tırpana daha uğrayarak liderliği Sivasspor'a devretmişti. Dokuz hafta oturduğu koltuğu aynı dalavereler ile tırpanlana tırpanlana yirminci haftada Transonspor'a bırakmıştı Sivasspor.

Beşiktaş maçında Atiba'nın eline çalınmayan penaltı, ne hikmetse top Alanyaspor'lu N'Skala'nın eline gelince Galatasaray için çalınıyordu geçen sezon. Bu da bir tırpan mevzusuydu.

Bu ligde 90-100 Milyon Euroluk takımlar varken, bu takımların serveti ölçülemeyen yöneticileri varken, o yöneticilerin yaptığı sözüm ona lobi faaliyetleri varken; 20-25 Milyon Euroluk takımlar birilerinin gözünde ancak bu lige renk katarlar. Mücadele azimleri takdir edilir, "güzide ilimizin güzide takımı" denilir. O kadar.

Siz sahada ne kadar mücadele ederseniz edin, masa başındakileri yenemediğiniz müddetçe bu ligde şampiyon olamazsınız demek istemiyoruz. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor dışında da takımların olduğunu ve bu o takımlara gönül veren insanların olduğunu da unutmayın lütfen.

İki hafta sonra yine bir Beşiktaş maçımız var. Siz ne demek istediğimi anladınız. Kalın sağlıcakla.