Toplumsal yaşamda olay, bizim için önemli. Dikkat çekmek, güçlü olduğumuzu göstermek, reddetmek, iletişim kurmak veya sesimizi duyurmak için olay çıkarmaya ihtiyaç duyuyoruz. Başımıza önemli bir olay gelmedikçe tedbir almıyor, dengeli davranmıyor veya ideal olanı tercih etmiyor, olaylara karşı tutum değiştirmiyoruz. Olay yaratan açıklama, olay yaratan dizi, olay yaratan sabah programları, olay yaratan tartışma programları ve olayları kaçırmamak için selfie yaparak sosyal medyada paylaşan ideal tipler uyum içindedir. Futbolda durum farklı değil, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmeden olay çıkarmak, olayın üstüne gitmek veya olay yaratmak normal kabul ediliyor. Örneğin; Yöneticiler, işler iyi gitmediğinde hakem olaylarına odaklanabiliyorlar. Sıklıkla yaptıkları hakem eleştirileri ve doğruyu söyleme şekilleri bile olay yaratabiliyor. Futbolcular başarısızlığa uğrama endişesi taşıdığında, sakatlanma korkusu yaşadığında, kötü performanslarını gizlemeye çalıştığında veya fanatik taraftarların beklentilerini karşıladığında olay çıkarabiliyor. Antrenörler güçlü takımlara karşı sert futbolu taktik olarak kullanabiliyor. Oyunu soğutmak, rakibi baskı altına almak veya etkili oyuncuları etkisiz kılmak için olay geçerli bir yöntem olarak kabul görüyor. Fanatik taraftarlar, müsabaka içerisinde centilmenliği olumlu ve normal bir davranış olarak kabul etmiyor. Bazı taraftarlar maç biletiyle olay çıkarma hakkı satın aldığını zannediyor. Rekabet veya husumet içinde olduğu taraftar gruplarına karşı, yenilgi sonrası üzüntülerini etkili bir şekilde göstermek veya protesto etmek için olay çıkarıla biliyor. Sosyal medya ve dijital ortamda hakem tartışmalarını oyun kuralları çerçevesinde değil, bireysel tavır ve tarzla yapılması sık karşılaştığımız olaylardan. Futbol medyası reyting veya baskı sayısı için oyunla değil, dikkat çeken kural dışı hareketle ilgileniyor. İzleyici, “oyun değil olay izlemek istiyor” algısı yaratılıyor. Futbol yorumcularının bazıları, galip gelen takımın neleri doğru yaparak galip geldiğini değil, mağlup olan takımın neleri yapmadığını konuşarak, farkında olmadan anlamı olmayan şeylere de anlam verme kabiliyetinin çarpıcı bir örneğini sergiliyor. Sonuç olarak, olaylardan ders çıkarmamak olayların hem sonucu hem nedenidir. Olaylara odaklanınca yaşam ve oyun kalitesine odaklanamıyoruz. Başımıza önemli bir olay gelmedikçe tedbir almıyor, dengeli davranmıyor veya ideal olanı tercih etmiyoruz. Heyecan duymak kadar soğukkanlı olmaya da ihtiyacımız olduğunu unutuyoruz. Ancak, canımız yandıktan, bir şeyleri kaybettikten sonra aklımız başımıza geliyor. Ne yapması gerektiğini “olay bittikten” sonra öğreniyoruz.