Yazımın başlığına bakarak ikisi de aynı şey diyenler olabilir. Şekil olarak doğrudur ama sorumlulukları ve bir maçta paydaşlıkları farklıdır. Başka şehirlerde farklılık gösterebilir ama Alanya’da stadyuma 3 değişik insan topluluğu gelir. Normal seyirciler, protokol, VIP ve taraftar grupları. Bu 3 farklı grupların açılımlarını yapacak olursak; NORMAL SEYİRCİLER Bu kesimin aidiyet duygusu sınırlıdır. Sadece maçına gittiği takımı değil, genellikle farklı takımları tutanlardan oluşur. Bir kısmı kombine alarak maçları izler ve birinci önceliği Alanya spor olur. Bunlar kendilerine kötü söz söylenmediği sürece arada tezahüratlara katılırlar. Bağımsız hareket ederek, genelde çekirdek çitleyerek maçı izlerler. Bir kısmı kendi tuttuğu takımla maç oynanırken stada gelir ve önceliği kendi tuttuğu takımın yenmesi ama yenilince de bunu belli etmeyenlerdir. Bir başka kesim ise ailesi ile maça gelenlerden oluşur. Maçın önemi ve koşullara göre destek verir veya sessiz olur. Küfür ve şiddeti sevmeyen bu kesimin tek amacı kendi tuttuğu takımın kazanması değil, iyi bir hafta sonu geçirmesidir. Diğer bir kısım ise hafta boyu yaşadığı gerginlikleri dışarı vurmak için maça gelirler. Bunların sayıları az olmamakla birlikte kitleleri harekete geçirmek için dinamit gibi olurlar. En son kesim ise yaş olarak büyük olan ve yıllardır maça gelenlerden oluşur. Bu kesim de destek vermez ama sürekli 'Bizim zamanımızda şöyleydi' diye anlatırlar. PROTOKOL VE VIP Bu kesim adı üstünde ağır misafirlerdir. Pahalı koltukları satın alırlar, özel otopark ve nimetlerden faydalanırlar. Tezahüratlara katılmayı genelde düşünmezler, pahalı koltuklarda oturdukları zaman başka kimliğe bürünürler. Kulübe para kazandırırlar ama sahaya etkileri yoktur, hatta ceza konusunda zararları olur. TARAFTAR GRUPLARI En sona sakladığım bu kesim stadyumların lokomotifleridir. Kuruluşlarının tek amacı vardır, amasız, sebepsiz sadece takımı desteklerler. En zor bu kesimin işidir ve olmazsa olmazlardandırlar. Alanya'daki iklim değişikliklerine göre 90 dakika zor şartlarda takımı desteklemek çok kolay değildir. Küfürsüz tribünler için emek harcayan bu kesimin tek eksiği karnelerinin sosyal medyada değil tribünde verildiğini algılayamamış olmalarıdır. Bunu ve ekip ruhunu kavradıkları zaman etkileri yükselecektir. Son dönemde yaptıkları ile fark yaratsalar da asıl bu sezon sınav verecekler. Sonuçta, tribünlere gelen her birey kıymetlidir, sen ve ben diye kutuplaştırmamak gerekir. Çoğalma dediğimiz şey her kesimi kucaklama ile olur. Bugün 3 bölüme ayırdığım kesimler kendi sorumluluklarını idrak ettiği zaman sorunlar da kendiliğinden ortadan kalkar ve Türkiye spor kamuoyuna farklı bir görüntü sunulur. Bu durumda sadece bir kesim değil herkes mutlu olur.