Su biter mi? Tükenir mi? Su kaynakları tükenirse ne olur? Yaşam devam eder mi? Bu soruların cevabı hepimiz için hayati öneme sahiptir. Dünyadaki su kaynakları sınırlıdır. Dünyadaki su kaynaklarının yüzde üçünden daha az bir miktarı tatlı sudur. Geriye kalan yüzden doksan yedinin üstündeki miktar tuzlu sudur. Çok az olan tatlı suyun da büyük kısmı buzullarda ve kutuplarda bulunmaktadır. Yeryüzündeki bütün suyun sadece yüzde birden az bir kısmı tatlı içme suyu olarak kullanılabilir durumdadır. Dünyada içme suyuna yeterli miktarda ulaşamayan yüz milyonlarca insan bulunmaktadır. Su kaynaklarının bilinçsiz kullanımı, kirletilmeleri, israfı ve benzeri sebeplerle önümüzdeki yıllarda içme suyuna ulaşamama sorunu giderek artacaktır. Daha önce kıymetli mühendis bilim insanı ve çevreci arkadaşım Doç. Dr. Mehmet Dikici ile birlikte yazdığımız ve 2018 yılında yayınlanan; ‘Her Yönüyle Mavi Güç Su’ kitabında bu konuyu çok detaylı anlatmış ve sağlık yönü de dahil su kaynaklarının azalmasının nelere yol açacağını açıklamıştık.
Bahsini ettiğim kitapta, COVID-19 sebebiyle kaybettiğimiz aktivist, çevreci ve saygın bilim insanı merhum Prof. Dr. Orhan KURAL hocamız önemli bir takdim yazısı yazmıştı. Bu yazıyı kısaltarak sizlere sunayım: ‘Yirmi adet İngiliz altınınız olup suyunuz olmazsa yaşayabilir misiniz? Su yaşamın ta kendisidir. Tüm kentler ve medeniyetler suyun civarında kurulmuştur. Yerleşim merkezleri tarih boyunca suyla buluşmuştur. Maalesef tatlı su kaynaklarını bilinçsizce harcadık ve hızlıca da kirlettik. “Mavi Güç Su” kitabı bu gerçekleri açıkça ortaya koyuyor. Acaba geri kalan içme suyunu nasıl daha iyi değerlendiririz? Yağmur sularından ne kadar istifade ediyoruz ve suyun toprakla buluşmasını nasıl sağlarız? İftiharla döktüğümüz beton ve asfalttan su hızla akıp denizlere ulaşıyor. Hatta naylonlar mazgalları kapatınca etrafı su basıyor. Suyun akış yollarını kapattığımız için seller oluşuyor.’
İSKİ’de daha önce Genel Müdürlük yapmış ve su konusunda Türkiye’nin en birikimli bilim insanlarından sayın Prof. Dr. Ahmet Demir de aynı kitabımıza yazdığı takdimde:
“Kâinatta ne varsa suda yaşadı önce;
Üstümüzden su geçer doğunca ve ölünce”
diye özetlemiş aslında üstad şair N. Fazıl Kısakürek. Su hayatımızın her safhasında, bütün canlılar için olmazsa olmazların başında.’ Diyerek susuz bir hayat düşünülemeyeceğini anlatmıştı.
Su kaynaklarımız tükeniyor. Eski dereler kuruyor. Yer altı suları giderek çok daha dip seviyelerde ve daha kalitesiz biçimde bulunabiliyor. Yakın bir gelecekte tarım, sanayi ve
evlerdeki su ihtiyacı için tatlı su bulmakta zorlanabiliriz. Ülkemizde tatlı suyun yaklaşık yüzde on altısı evlerde kullanılmaktadır. Oysa dünyada bu oran yüzde on bir civarındadır. Bu durumda gerekli kısıtlamalar yapılarak ve su israfı önlenerek sadece evsel kullanımdan yüzde beş tatlı su tasarrufu mümkündür. Tatlı suyun asıl büyük kullanım alanları olan tarım ve sanayi sektörlerinde de ciddi bir su tasarrufuna ihtiyaç bulunmaktadır. Bilinçsiz sulamalar, yanlış kullanımlar sonucunda israfa ve kaynakların tüketilmesine müsaade edilmemelidir.
Su israfını önlemek ve tatlı su kaynaklarını korumak için neler yapılabileceğine dair önerileri bir sonraki yazıya bırakalım. Bu konuda bizim ‘Her Yönüyle Mavi Güç Su’ kitabımızla birlikte merhum Prof. Dr. Orhan Kural hocanın; yirmi dile çevrilen ve dünyanın birçok ülkesinde, okullarda ders kitabı olarak okutulan ‘Dünya İçin Bir Şey Yap’ kitabını okumanızı önerebilirim. Yaz sıcaklarında yeterli miktarda su içmeniz tavsiyelerimle sağlıklı günler dilerim.