Ezgi son günlerde dalıp dalıp gidiyordu. Sessizleşmişti. Hep yalnız kalmak istiyordu. Annesi çok endişeliydi. Kızı gözleri şişmiş uyanıyordu. Hatta birkaç gece irkilerek uyandığına şahit olmuş, Ezgi için için ağlarken odasına girdiğinde “kabus gördüm merak etme anne” cevabını almıştı. İştahı kesilmiş, fiziksel teması kesmiş, içine kapanmıştı. Bu konuyu konuşmak istediğinde kızı daha çok sessizleşiyor çoğu kez “bir şeyim yok” diyerek soruları geçiştiriyordu. Evlerinde değişen, kızlarını etkileyebilecek bir yaşam olayı da yaşanmamıştı. Eşiyle arasında herhangi bir problem yoktu. Kendi halinde geçinen, çocukları için çabalayan mütevazi bir hayatları vardı. Ezgi 13 yaşında olduğu için ergenlik dönemine giriyor düşüncesi aklına gelmişti annenin. Ama yine ikna olmuyor var olan durumdan endişe duyuyordu.

Ayşe Hanım kızıyla ilgili bu düşünceler arasında gidip gelirken o hafta içinde rehber öğretmeni tarafından arandı ve okula gelmesi istendi. Hiç vakit kaybetmeden soluğu okulda aldı. Rehber öğretmen “son zamanlarda kızınızda bir farklılık gözlemlediniz mi” diye sorduğunda bildiği ne varsa anlattı.

Rehber öğretmen annenin sözünü kesmeden dinledi. Sıra kendisine geldiğinde meslek hayatının en zor konuşmalarından birini yapacaktı. Ezgi’nin yaşadığı durumu Ayşe Hanıma aktarmak için derin bir nefes aldı. Bir solukta olabildiğince tüm ayrıntılarıyla konuyu anlattı. Ezgi; aynı mahallede oturdukları komşusu tarafından cinsel istismara uğradığını, başına gelenlerden dolayı ne yapacağını bilemediğini, kendisinden ve yaşamaktan nefret ettiğini, kimsenin yüzüne bakamadığını söylemiş ve buna benzer onlarca yıkıcı cümle kurmuştu. Ayşe Hanım duyduklarına inanamıyordu. Tarumar olmuştu. Nefes almakta güçlük çekiyor böyle bir şey onların, kızlarının başına nasıl gelir bir türlü anlam veremiyordu. Tüm bunları eşine nasıl anlatacaktı. Ya o adam, o adam nasıl kızına bu caniliği yapabilmişti. Yerle bir oldu dünyası.

Tüm bunları gözlemleyen rehber öğretmen yapılması gerekenleri sıra ile aktardı. Bu sürecin hem hukuki hem de psikolojik olarak nasıl yönetilmesi gerektiği hakkında bilgilendirme yaptı. Aynı gün içerisinde baba ile de görüşme sağlandı ve istismar eden kişi hakkında ilgili mercilere başvuru yapıldı.

Ezgi ve ailesi için çetin bir yolculuk başlamıştı. Aile olarak kenetlenecek, kızlarının yanında dimdik duracak ve bu olayın üstünü kapatmayarak suçluların gerekli cezayı alması için mücadele edeceklerdi. Nitekim kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri de onların yanında yer almıştı. Her şey gün yüzüne çıkana kadar vazgeçmeden çocukları için çabalayan aileler de en büyük destekçileriydi. Gerek ruh sağlığı çalışanları gerekse hukuk alanında çalışanlar Ezgi ve diğer mağdurlar için elinden geleni yapıyordu.

Yukarıda bahse konu olan hikaye kurgudan ibaret ama bizler biliyoruz ki ülkemizde ve dünyada kanayan bir yaradır “istismar” Çocuklarımızı, gençlerimizi, insanlığı bu yaradan kurtarmak adına hepinize sesleniyorum; İstismara sessiz kalmayın, saklamayın, ele güne nasıl çıkarım bakış açısıyla suçsuz kişinin dünyasını karartmayın. Tüm bunları yapmayın ki azalsın mağduriyetler, kapansın yaralar, şifa bulsun incinen ruhlar.