Siyasetin en büyük denetim mekanizması olmasından dolayı vatandaşın güven duymasını, itibar etmesini, sahip çıkmasını çok isterim.
Bir çok yazımda veya televizyon konuşmalarımda siyasete, siyasetçiden daha çok sahip çıkıp destek istemişimdir.
Çünkü siyaset tıkanırsa ülke tıkanır.
Hayat zorlaşır, işler çıkmaza girer.
Bürokrasi işlemez hale gelir.
Fakat siyaseti, siyasetçiler öyle hale getirdiler ki, bırakın vatandaşın güvenip sahip çıkmasını adını bile duymak istemez durumda.
'At izi it izine karıştı' demek hafif kalır.
'Toz duman' demek ödül gibidir.
İnanın lağım daha temiz.
Siyaseti bu hale ben getirmedim.
Çiftçi Mehmet, tornacı Ahmet, manavcı Halil hiç değil.
Siyaseti lütfen temizleyin.
Kulağınızın üstüne yatmaktan vazgeçin.
Sokağın sesini duymazdan gelerek zaman aşımı yaratmaya çalışmayın.
İktidarı da, muhalefeti de üzerine düşeni yerine getirmeli.
Güven duyulmayan itibarsız siyasetin zararını iktidarı muhalefeti birlikte çeker.
Kullanılan dili biraz yumuşatın.
Kibirden arının.
Tavan yapmış egolarınızı indirin.
Koltuk körlüğünden kurtulun, güç zehirlenmesine karşı tedavi olun.
Ve en önemlisi.
FETÖ'cu, PKK'lı, hain gibi devlete karşı işlenen suçları basitleştirmeyin.
İktidarı her eleştireni örgütçü yapmayın.
Halkın inancıyla oynuyorsunuz.
FETÖ'cü, PKK'lı, hain ise gereğini yaparsın.
Devlet şikayet etmez.
Sistem tıkandığında çare sandıktır.
Sistem tıkalı mı?
Cevabı size bırakıyorum.
Ama bu sarmaldan erken seçim çıkmaz.
İşler şimdilik muhalefetin lehine işliyor.
İktidar her ne kadar savunmada kalsa da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hamlesini daha görmedik.
Ya güçlenerek çıkacak, ya irtifa kaybetmeye devam edecek.
Bekleyip göreceğiz.