Bölgesel veya küresel anlamda yaşanan tüm sıkıntılara rağmen 2024 yılı sonu itibarı ile sayısal anlamda belli bir başarıyı yakalayan sektör 2025 yılına maliyet belirsizliği ve kur dengesinin sağlanamadığı bir ortamda hazırlanıyor. Belki de 2024 yılı için iki ana sorundan bahsetmemiz mümkün olabilir. Sektörün ara eleman konusundaki sıkıntıları ve maliyet-kur makasındaki dengesizlik..
Ana gider kalemlerden olan gıda maliyetlerinin tüm dünyada azalan bir seyir izlemesine rağmen üreticisi olduğumuz ürünlerin bile fiyatlarının yüksek oranlarda artması ilginç bir ekonomik sonuç olarak karşımızda…
Sektör uygulanan para politikalarının sonucu olarak daha önce döviz artışı ile dengelediği fiyat artışlarını bu dönem kayıp olarak hanesine yazmış durumda..
En azından gelirini yabancı para cinsinden kazanan sektörün 2025 yılı beklentisi kur-maliyet dengesinin sağlanması.
2024 yılında başlayan ve aslında daha önce çok özen gösterilmeyen pazarlara yöneliş 2025 yılının hazırlıklarında da kendini gösteriyor. Gelişen orta Avrupa ve İngiltere pazarının 2025 yılında önemli rakamlara ulaşması ana hedefler arasında..
Sayısal anlamda Almanya ve Rusya’nın ilk iki sırada olması sürpriz olmayacak. İskandinav pazarı için bölgenin biraz daha gayret göstermesi gerekiyor.
Belki de sayısal anlamda yeni hedefler koyarken yüksek sezon diye adlandırdığımız Haziran 15 – Eylül 30 arası dışında kalan tarihler bundan sonraki yıllarda çalışmamız gereken alanlar.
Yüksek sezon diye adlandırdığımız dönem doyuma ulaşmış görünüyor..
Karlılıklarını revize eden sektörün tesislerin yenilenmesini programa alabilmesi için sektörün makul maliyetlerde krediye ulaşabilmesi 2025 hazırlıklarının yapıldığı şu günlerde en büyük beklentisi.
Misafir beklentisinin ve konfor arayışının arttığı pandemi sonrası ihtiyacı olan tesislerin kendi ölçeklerinde yenilenme yapmasının zorunluluğu alınan geri dönüşlerde kendini gösteriyor. Misafir profilinde istenilen hedefe ulaşmanın ana unsurlarından biri bu aslında.
Misafire hizmet veren tüm paydaşların kendini sorgulaması gereken bir yılı geride bıraktık.
Devam eden enflasyon ortamı 2025 yılında iç pazarın performansını etkileyecek seviyelere geldi.
Her ne kadar krizlere karşı tecrübe kazansa ve direncini kanıtlasa da yaşanan ekonomik gelişmeler, iç politik gelişmeler ve ülkemiz çevresindeki yaşananların sektörü bir süre daha diken üzerinde gideceğini gösteriyor.
Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) verilerine göre sektörün yarattığı katma değer ve istihdama olumlu etkisi her yıl artarak devam ediyor. Her şeye rağmen Ülkemiz önemli bir turizm destinasyonu olarak önemini koruyor ve artan seyahat hareketliliğinden daha fazla pay alma potansiyeli var. Son veriler ağırladığı misafir sayısı olarak dünyada 5. elde ettiği gelir açısından 7.sırada olduğunu gösteriyor.
Genel bir çerçeveden baktığımızda Türkiye, güçlü altyapısı, kültürel mirası, tecrübesi, hizmet kalitesi, zengin ve güçlü turizm potansiyeli ile yeni yatırımlar için de cazip bir ülke konumunda. Akdeniz çanağındaki rekabet gücümüzü korumak ve var olan potansiyelimizi değerlendirmek sektörün sürdürülebilirliği için önemli.
Yapılacak yatırımlardan anlaşılması gereken, yatak kapasitesini arttırmak yerine var olanların yenilenmesi ve bölge alt yapılarının daha konforlu hale getirilmesi.
Ulaşımdan yeme içme sektörlerine kadar yerel yönetimlere burada önemli görevler düşüyor.
Bölgenin değişen misafir beklentilerini ve trendlerini takip etmesi, buna göre yol haritaları belirlemesi bundan sonraki yıllar için gelişimin devamlılığına katkı sunacak ve hem gelen misafir sayısı hem de ekonomik anlamda hedeflere ulaşılmasını kolaylaştıracaktır.