Şiddet kelime anlamı olarak “bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik” olarak geçer. Bu anlama baktığımız zaman gayet masum görünen şiddet tanımı son dönemlerde kâbus gibi üzerimize çökmüş durumda. Peki neden bu kadar kötü şiddet? Nasıl oluyor da insan evladını yoldan çıkarır hale geliyor? Söküp atarak kurtulabilir miyiz yoksa bu böyle gelmiş böyle gider mi?
Madem anatomi dedik en başından başlayalım konuya. Doğuyoruz yeni bir dünyaya merhaba diyoruz. Herhangi bir fikrimiz yok. Genlerle aktarılanlar sadece heybede. Ne oluyor sonra? İki kişi tarafından başlıyoruz puzzle yapmaya. Bazen büyük parça koyuyorlar bazen küçük. Bazen doğru parçayı uzatıyorlar bazen yanlış. Ve nitekim kendi kararlarımızı verme yaşına doğru ilerliyoruz. Bu süre zarfında eğer puzzle parçalarımız öfke, kavga, hakaret, aşağılama, fiziksel darp olarak birleştirilirse “benim elimdekiler bunlar” diye bir güzel etrafa ikram ediyoruz her birinden. Ya da puzzle parçalarımız “sen bilmezsin, sus, ne diye kitap okuyorsun git soru çöz, falancanın oğlu/kızı neler neler yapıyor bir de sana bak” cümlelerinden oluşuyorsa anne babaya gösteremediğimiz tepkileri sağdan soldan çıkartıyoruz. Bu kısım anne babaların kulağına küpe olarak bir kenarda kalsın.
Şimdi hemen hemen yazdığım tüm konu başlıklarında değindiğim bir kavram olan “Denge” ye değinelim. Yaşantılarımız devam ederken bizi olumlu ya da olumsuz kutba yaklaştıran çok önemli bir detay denge. Bugün ki konu başlığımız olan şiddetin içinde dengeyi nasıl bağdaştıracağız hemen söyleyeyim. Şiddet tanımlama olarak da yukarıda belirttiğim gibi kötü bir kavram değil. Dengesini yitirdiği zaman hariç tabi!
Nasıl mı yitirir?
Şöyle; Çocuğunuz koyduğunuz bir kurala uymadı ve siz onu sözlü olarak uyardınız. Bu örnekteki şiddet denge kaybı yaşamadığı için herhangi bir sıkıntı doğurmaz. Hatta çocuğunuzun daha dikkatli olmasını sağlayabilir. Yalnız kurala uymayan çocuğunuzu odaya kilitlemeniz, ona fiziksel darbede bulunmanız, hakaret içerikli sözler söylemeniz şiddetin uğramış olduğu denge kaybıyla önünü alamadığınız bir duruma dönüşmesine sebep olacaktır. Hem çocuk özgüven kaybı yaşayacak hem de en güvendiği varlıklar olan anne babadan kötü davranışları öğrenmiş olarak hayatına bu yöntemlerle devam edecektir.
Bu saatten sonra ne yapılabilir, her şey ortada, insanların birbirine tahammülü bile kalmamış cümlelerinin arkasına sığınanlara son sözüm;
İnsan evladı ömrü boyunca olumsuz yaşantıları unutmaya çalışır aynı zamanda bir daha onlarla karşılaşmamak için de çaba harcar. Böyle programlanmış bir fıtrat varken hiçbir zaman geç kalma gibi bir durumdan bahsedemeyiz. O yüzden hem yanı başınızdakilere hem de yeni yetişmekte olan nesillere en doğrusunu öğretmekten vazgeçmeyin.