En kısa anlamı etki etmek. Oysa anlamından daha büyük geri dönüşü var insana. Düşünsenize bir bakışın, bir sözün, bir davranışın ne çok hükmü var üzerimizde. Hatta öyle ki birçok kişi tesir gücünün böylesine derin olduğunu bilse aynı şekilde davranmaya devam eder miydi? Tartışılır.. Peki tesir etmek dikkat etmeyi de gerektirmez mi? Belki de karşınızdakinin tüm yaşamını etkileyebilecek güçte bir mesaj veriyorsunuz farkında bile değilsiniz! İnsan düşünmeli, geldiği gibi yaşamaktan vazgeçip düşünmeli. Arkasına dönüp “amannn ne olacaksa olsun” demekten vazgeçip düşünmeli. “Acaba ne gibi sonuçlara sebep olurum” kaygısını taşımalı, taşımalı ki sadece yeme içme hayatta kalmadan ibaret olmadığının farkına varabilsin. Neden empatinin üzerine bu kadar vurgu yapar alanında uzmanlaşmış her zat. Kişi ancak empati yaparsa bir diğerini fark edebiliyor. Bencilleşmiş ruhumuzun körlüğüyle yol aramak, iz sürmek ne komik. Madem her güzel şeyi kendimize hak görüyoruz, ne kadar güzel şeye tesir ettiğimizi de borç bilelim o vakit. Bumerang gibi hayat. İnsan ne yaparsa bir şekilde kendini buluyor. Erken geç olmasına takılmadan bizi bulacak olan eylemlerimiz için bile etki ettiğimiz alanlar noktasına dikkat kesilebiliriz. Yani tüm bencilliğimizi beslemek pahasına bir güzellik yapabiliriz. “O ne biçim kıyafet sana hiç olmuş mu” demek yerine “geçen gün giydiğin kıyafet üzerinde çok güzel duruyordu” demek zor olmasa gerek. Böylesine basit bir diyaloğun tesir gücündeki farklılığı düşününce kim bilir ne çok yıkıp ne çok tamir edip ne çok inşa ediyoruz. Şimdi sor kendine, sen tesir gücünün neresindesin? Yıkan mı, tamir eden mi, inşa eden mi?