Kolumu kımıldatacak halim yok. Enerjim tükenmiş gibi. Biraz daha uyusam? Her yer her yerde ama hiçbir şey yapmak istemiyorum. Bu evraklar akşama kadar nasıl bitecek? İçim sıkılıyor. Şimdi kim gün boyu ders dinleyecek? İştahım da az ya da durmaksızın yemek yiyorum. Sahi ne oluyor, neden böyleyim?”
Evet, yeniden merhaba. Son dönemlerde havaların değişmesiyle yukarıdaki belirtilerden oluşan yakınmalarla çok sık karşılaşmaktayım. O zaman gelin hep beraber yaz mevsiminden güze dönüşle oluşan doğadaki farklılık, insan evladının kimyasında ne gibi değişimlere yol açıyor bir bakalım.
Mevsim geçişlerinde ısının değişmesiyle birlikte vücudumuz buna adaptasyon sağlamak adına daha farklı çalışmak zorunda kalır. Hazırlıksız yakalandığımız için doğal olarak sarsılmış ve bu duruma normal tepkiler vermemiz güçleşmiştir. Baş ağrıları, eklem tutulmaları, uyku isteği, iştah değişikleri, sorumluluklardan kaçınma, ilgisizlik ve buna benzer belirtiler ile vücut alarm durumunda olduğunu adeta haykırır. Tüm bunlar yaşanırken bize düşen görev bu süreci olabildiğince problemsiz bir şekilde atlatabilmektir.
Tabi fiziksel etkilenme kadar ruhsal anlamda da mevsim geçişlerinden etkilenmekteyiz. Özellikle ışığın ve ısının azalması ruhumuzun yorgun, keyifsiz, umutsuz, isteksiz davranışlar sergilemesine sebep olabilir. Bu dönemde yapmak istediklerimizi ertelemek, dalgınlık, dikkat ve konsantrasyon kaybı, mutsuzluk gibi belirtiler en sık rastlanılanlar arasındadır. Hatta birçok kişi bu durumu tehdit olarak algılar “uzun süre devam eder mi, acaba depresyonda mıyım, bir daha eskisi gibi olmayacak mı” kaygısını da yaşar. Aslında doğru hamlelerle bertaraf edilecek bu belirtiler eğer iyi okunmaz ve tedbir alınmazsa maalesef kendini gerçekleştiren kehanet misali uzun süre istenmeyen misafir olarak hayatımızda yer alacaktır.
Hadi gelin tüm bu detaylarla ilgili yapmamız gerekenlere geçelim;
* İlk olarak bedeninizin ve ruhunuzun sizi baskı altına alarak etkisizleştirdiği yönergelere “hayır arkadaş ben günlük yapmam gerekenlerden vazgeçmeyeceğim” cevabını verin.
*Daha sonra hayatınızın içerisine farklılıklar serpiştirin. Tabi bunlar asla sizin özünüzden ve değer yargılarınızdan uzak yabancı, uçuk faaliyetler olmamalı. Mesele en basit örnekle; bir gün evinize başka bir yoldan gidin, Pazar alışverişinizi size uzak olan başka mahalledeki yerden görün, bir kağıt parçasına rengarenk çizimler yapın vs..
* Güne selamlaşma ve gülümseyerek başlayın.
*Sizi zorlayan durumlara ve işlere basamak sistemi ile yaklaşın. Yani merdiven basamaklarını tek tek çıkar gibi zorluklarınızı da madde madde sıralayarak en kolayından başlayın. Unutmayın, bir tanesini bile ortadan kaldırsanız nefes almış olursunuz.
*Kendinizi hafife almayın. Hangi yaşta olursanız olun geriye dönüp baktığınızda üstesinden geldiğiniz zorlu bir yamaç mutlaka vardır. Umutsuzluğunuza bu düşünceyle yaklaşın.
* Yaşadığınız durumun geçici bir süreç olduğunu ve vücudunuzun buna alıştığı zaman normal hayatınıza döneceğinizi kendinize hatırlatın.
*Güneş ısısı ve ışığı ortaya çıktığı zaman bundan yararlanın. Özellikle açık havada küçük yürüyüşler ve ona eşlik eden nefes egzersizleri yenilenmenizi sağlayacaktır. Ortaya çıkan her fırsatı 5 dakika dahi olsa değerlendirin.
* Beslenmenize dikkat edin. Öğün atlamadan hafif gıdalarla vücudunuzun dinç ve dinamik kalmasını sağlayın.
* Size iyi gelen şeylerin listesini yapın ve her gün bu seçeneklerden birini uygulamaya çalışın. Küçük bir çocuğa gülümsemek bile bu listenin içerisinde yer alabilir.
* Olumsuz düşünceler yoğunlaştığında onlardan kaçmayın, “düşünmemeliyim” baskısını yaşamadan detaylarıyla önünüze serin ve kendinize “belki şu an fark edemiyorum ama tüm bunların bir çözümü var” cümlesini hatırlatın.
* Sosyal çevrenizden destek alın. Var olan durumunuzu sadece iç dünyanıza gömerek çabalamayın, kararında paylaşımlarla omuzunuzdaki yükleri hafifletin.
Yukarıda bahsettiklerim günlük hayatımızı daha kaliteli yaşamak adına da uygulayabileceğiniz yöntemlerden. Yalnız tüm bunlara rağmen belirtileriniz kaybolmuyor, şiddeti artarak devam ediyorsa mutlaka bir uzmandan destek alın. Yanınıza hırkanızı, ruhunuza umudunuzu katarak devam ettiğiniz yolunuzda bir sonraki buluşmaya kadar esen kalın..