Sert rüzgarlar iyidir. Kötü günler geçicidir. Her ikisi yanında ve karşında olanı gösterir. Her ikisi keskin bir aynadır. Her ikisi acıyı söyleyen dosttur bir nevi.

Siyaseti bazen show sahnesine benzetirim. Çok konuşana pek güvenmem, çok bağırana hiç güvenmem. Ustalara bir dikkat edin, usta işini sessiz yapandır ve ustalığını konuşturandır. Siyasi görüşüm bu kadar.

Gelelim sosyal medya maymunlarına. Reklamın iyisi kötüsü olmaz diyerek kendine güldürenlere ve aslında sövdürenlere ne demeli? Ateşin ortasında canı pahasına mücadele edenlere hakaret etmek, ne idiğü belirsizler demek cehaletin ve kötülüğün ta kendisi. Ama biz de biliyoruz çürük meyvenin nasıl mide bulandırdığını. Acı tarafı kendileri gibilerine cesaret veriyor olması. Yine de Allah akıl versin demek en doğrusu.

Asıl mesele gençlerimiz. Onları umutsuz görmek bir anne ve bir vatandaş olarak beni çok rahatsız ediyor. Yarına umutla bakmak onların en büyük hakkı. Gençlerimiz yoksa geleceğimiz de yok demektir. Çok isterdim ki, bu mesele ciddi bir şekilde ele alınsın.

Ülke gündemi çok kalabalık ve konu konuyu açıyor. Neredeyse iki senedir aktüel olan bir bela var ve biz henüz ondan kurtulmuş değiliz. Corona aldı başını gidiyor. Bu defa temaslılar da arsızlığı ele almış maalesef. Unutmayın ki hasta olduğunuzu bile bile dışarı çıkmak ve başkalarına bulaştırmak vebaldir ve elbette ki, günahtır.

Yeni Milli Eğitim bakanı okulları açmaktan bahsederken vakaların yirmi binin üzerinde seyretmesi akıllara "başka bahara mı kaldı?" sorusunu getiriyor. Bu sene de okullar açılmazsa ne yaparız bilmem.

Eski günler, yakın tarih kendini aratırken artık sözün gerçek anlamında güzel konuları yazmak ve konuşmak istiyoruz...