Başarısızlık boğaza takılan kılçık gibi midir? Bir parça kuru ekmek ona ilaç mıdır?
Yutkundukça acısı hissedilecek ama bir yere kadar...
Bir pazar günü, gökyüzü tüm mavilikleri yutmuş gibiydi... O kadar güzel ve ürkütücü. Diyorum ya, çok güzel olan her şey bir parça ürkütücüdür hep. Belki yanıtım bir şiirle mümkündür buna ama müthiş psikolojinin eminim buna da bilimsel cevabı vardır. Sahi psikoloji mutfağa; kesme tahtamıza kadar gelmeyi nasıl başardı?... Artık hepimiz bir parça diploması olmayan psikoloğuz ama henüz dinlemeyi, dinlenmeyi ve en önemlisi anlamayı bilmiyoruz...
Yeni bir dünya kuruldu üzerimize. Herkesin çok güzel ve çok başarılı olduğu... Ve altında ezilen onlarca duygudan konuşan yok! Zayıflık sayılacak, oysa zayıf olacak kadar bile cesaretimiz yok... Kanunları ters çevir etsek de nafile. Çünkü herkesin aynası sabit, yönü ve yeri belirli. Bazen haylaz çocuk gibi bir taşla aynayı da camı da paramparça etmeliyiz...
Kötüye ve iyiye tahammül edemeyen toplumun doğruları ve eğrileri için bir tartı da yoktur eminim. Orta halli insanlık... Buna da şükür...
Ve mutlulukla mutsuzluk; o da hoş görülmedi. Orta halli yalnızlık... Mürekkep lekesi düşsün yazımın gereksiz kısımlarına. Tartışmayacak kadar yorgun ve tembeliz bence. Kancaya asılan her doğru gibi, bunlar da kan kaybından ölebilir elbette. Bazen bir odanın en kuytu köşesi anlatır gerçeği, bazen de kara delik gibi yutar her şeyi. Ama yuttuğu kat be kat ağır gelecektir eminim...