Sevgili okurlar, bir çocuk ağladığında nasıl bir tepki vermeniz gerektiği konusunda karmaşa yaşıyor musunuz? Genellikle onların üzüldüğünü düşünüp üzülmesinler diye elinizden gelen her şeyi yapıyor, çoğu zamanda ağlamalarına karşı tahammülsüz oluyorsunuzdur. Oysa bir çocuğun bildiği en temel yol ağlamaktır. Mesela bir bebek ‘karnım aç’ diyebilmek için ağlar, yabancı bir ortamda tanıdık birini göremeyince ağlar. Hatta biraz büyüdüğünde kıyafetini tek başına giyemiyorsa ve ona yardım eden kimse yoksa çaresizlikten yine ağlayabilir.
Küçük yaşlarda çocuklar kendilerini tam anlamıyla ifade edemez, duygularını kelimeye dökemezler. Bu sebepler düşünüldüğünde çocuk duygularını kontrol etmekte zorlanır ve kızgınlığını bir anda öfkeye dönüştürür. Öfkeyi doğru yönettiğinizde ilişkiler daha yapıcı olur ve iletişim sorunları kolayca çözülür fakat öfkenizi kontrol edilemediğiniz zamanlarda saldırgan bir tepki vermeniz çocuğunuzla olan ilişkinize zarar verir. Temel ihtiyaçların karşılandığı ve güvenli bağlanmanın oluştuğu bebeklik dönemi diye tabir ettiğimiz 0-18 ayda çocuk isteklerini farklı tonlarda ağlayarak belli eder, tepkisini gösterir. Okul öncesi dönem olan 3-5 yaşta çocuklar öğrendiği dört temel duygudan biri olan kızgınlığı kontrol edemeyerek öfkeye dönüştürür. Çocuklarda öfke nöbetlerinin en yoğun olduğu dönem ise 1,5–3 yaş arasıdır. Yürüme ile bağımsızlığını kazanan çocuk; kendini dünyanın merkezinde görür. Çocuğun yaşadığı başarısızlıklar, bedensel yetersizlikler, davranışlarının engellenmesi ve kendini tam olarak ifade edememesi sonucu kızgınlığının en yoğun halini yaşar. Öfkeye dönüşen kızgınlık duygusu, çevreye ve kişilere zarar verecek hale gelir. Aslında burada çocuğun yaşadığı bazı konularda bağımlı olmakla birlikte, diğer alanlardaki bağımsızlaşma isteği karşısında yaşadığı yetersizlik duygusudur. Bu da çocukta karmaşa yaratır. Ve nasıl davranacağını bilemez. 3-5 yaş aralığında kendini ifade etmenin yetersizliği, paylaşmayı bilmemek, pazarlığı kabul etmemek, kendi dediğini ve istediği dışındaki görüşleri kabul etmemek, sınırlarını çizmeye çalışmak, iletişim eksikliği, fizyolojik süreçler gibi sebepleri öfke nedenleri arasında sayabiliriz. Okula başlayan çocukla birlikte yaşadığı duygular, tepkiler, sorunlar, kaygılar ve içsel çatışmalarda farklılaşır. Yapılan davranışlar sonucunda haksızlığa uğradığını düşünme, dışlandığını hissetme, kurallara uymak istememe, davranışların sonucundaki yaptırımlara/cezalara direnme, kimsenin onu anlamadığını sanma, kendisinden sürekli bir beklenti halinde olunması gibi durumlar çocuğun öfkelenmesine neden olabilir. Çocuğun bunları yansıtma şekli yaşıyla birlikte farklılık gösterir. Bu durum hırçınlık, agresiflik, kötü söz söyleme, şiddete ve kavgaya meyilli olma, topluma ya da gruba aykırı davranma, farklı giyinme tarzı, inatlaşma gibi davranışlarla ortaya çıkar. Ne yapmalı? · Öfkeye müdahale ederken; çocuğun yaşına, psikolojisine uygun şekilde konuşmak ve davranmak önem taşır. · Öfkelenen çocuğunuzun karşısında sakin, sabırlı ve soğukkanlı olmak gerekir. Kaygılar çocuğa belli edilmemelidir. · Sözel ve fiziksel şiddet uygulanmamalı. · Kriz anında (bağıran, ağlayan vb.) çocukla iletişim kurmaya çalışmak yerine sakinleşmesi beklenilmeli. · İstediğini yaptırmak için bağıran, ağlayan, tutturan çocukla göz teması kesilmeli. Sakin ve sabırlı şekilde davranışı görmezden gelinmeli. · Çocuğunuz sakinleşsin ya da sussun diye istediği şey yapılmamalı. Çocuğunuz sakinleştiği zaman hissettikleriniz ve duygularınız hakkında konuşmalısınız. İstediği şeyin neden yapılmadığı anlatılmalı. Kendisini nasıl ifade etmesi gerektiği hakkında model olunmalı. · Çocuğunuzun ilgi alanlarını ve yeteneklerini keşfetmesine imkan sağlamalısınız. · Çocuğunuzun duygularına eşlik etmeli, olaylar karşısında nasıl tepkiler vermesi gerektiğini, kendini nasıl ifade etmesi gerektiğini konuşmalısınız. · Ebeveyn olarak kararlı ve tutarlı bir tutum içinde olmalısınız. · Öfke nöbetleri çevreye ve kişiye zarar verme gibi bir boyuta geldiyse, altta yatan sebepleri anlamak için bir uzmandan destek almalısınız.