Çocuklar yerinde duramaz, hareketli, canlı ve hayat doludurlar. Gün boyu hiç yorulmadan oynar, koşar, zıplarlar. Bu yüzden ebeveynlerin zamanının çoğu da çocuklarına “in oradan, dur, otur, koşma, gürültü yapma, karıştırma…” demekle geçer.
Fakat bazı çocuklar, bu olağan hareketliliğin ötesine geçerek aşırı hareketli davranışlar sergiler. Bu davranış, yürümeye başlamalarıyla birlikte göze çarpar ve gün geçtikçe artar. Okul döneminde ise başkalarını rahatsız edici seviyelere varır. Uyarıları dinlemeden, durmak, yorulmak nedir bilmeden hareket ederler. Öğretmenleri sınıf içinde dolaşmalarından, sağa sola sataşmalarından ve laf yetiştirmelerinden yakınabilir. Bu çocuklar ödevlerini dikkatini vererek yapmazlar. Dağınık ve düzensizdirler. Planları sevmezler. Gittikleri misafirlikte yaramazlık yaparlar. Otur deseniz oturmazlar, dolapların üstüne tırmanırlar, boyundan büyük işlere kalkışır ve dur durak bilmezler. Aşırı hareketli oldukları için uyarıları hemen algılayamazlar. Mesela balkondan aşağıya tehlikeli biçimde sarkabilir veya merdivenleri 3-4 basamak atlayarak inebilirler. Sınır konulmasına dayanamazlar. Ufak sebeplerle ağlamalar, ısrarlar ve aşırı neşe belirtileri gösterebilirler. Boş vakitlerini sakin bir biçimde geçiremezler. Oyunları sıklıkla çok gürültülüdür. Bir olaya uzun süre dikkatlerini veremezler. Ders çalışmaya oturmak istemezler. Ebeveynlerinin zoruyla otursalar bile kalem ve silgiyle oynarlar. Okul araç gereçlerini çok sık kaybederler. Günlük işlerde unutkandırlar. Bir yere gönderdiğiniz zaman başka şeylerle ilgilendikleri için geç dönerler. Genellikle doyumsuzlardır.
Yukarıda yazılanları okuduğunuz zaman bir çoğunuzun aklına bu davranışları sergileyen, yakın çevrenizden bir çocuk ismi gelebilir. Bu bizim Ali ile Fatma’nın oğlunu anlatıyor, “şu çocuk aynen böyle davranıyor” ya da benim çocuğum bunların hepsini yapıyor diyebilirsiniz. Bu belirtiler, toplumda sık rastlanan “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite” dediğimiz bir davranış bozukluğunun belirtileridir. Fakat şunu belirtmek isterim ki, teşhis koymak için bu davranışların birkaçının ya da hepsinin mutlaka bir çocukta bulunması gerekmez. Teşhisin mutlaka bir uzman tarafından konulması gerekir.
Hareketli Çocukları Bekleyen Riskler
• Okul başarısızlığı
• Arkadaşlarıyla ilişkilerinde sorunlar
• Çocuğun terbiyesinde zorlanma
• Davranım Bozuklukları
• Tehlikeli davranışlara yönelme
Böyle bir çocuğa sahipseniz neler yapabilirsiniz?
Çocuğun ihtiyaçlarına yatkın, sevecen, biyolojik yaşına değil gelişimine uygun kurallar koyup, disiplin uygulayan ve tutarlı bir aile çevresi, bu çocuklar için en yararlı ortamdır. Anne babaların “Çocuğumun eğitimi için ne yapabilirim?”, “Nasıl topluma yararlı bir çocuk yetiştirebilirim?” sorularının cevaplarını devamlı aramaları, çocuk yetiştirmeyle ilgili kitapları ve bizim aile yaşantımıza rol model olan peygamberimizin çocuklara karşı olan münasebetini konu alan eserleri okumaları bunun yanında mutlaka danışmanlık almaları gerekmektedir.
Ders Çalışma Vakti
Dikkati dağınık bir çocuğa, zorla bir saat ders çalıştırmanın gereği ve yararı yoktur. Böyle bir Çocuğun ders çalışma programı kısa aralıklarla planlanmalıdır. Mesela 15-20 dakika ders, 10 dakika teneffüs şeklinde bir sistem uygulamak, bir saat dersin başında zorla tutmaktan daha yararlıdır. Ancak teneffüslerin uzamamasına da dikkat edilmelidir. Annesinin sözünü dinlemeyen bir çocuğa şiddetli dayak atmaktansa, merakla beklediği 20 dakikalık bir çizgi filmin ilk 3 dakikasını seyrettirmemek ve bunun sebeplerini anlayabileceği bir dille açıklamak ve çocuğun yanlışlarını görmesini sağlamak daha eğiticidir. Cezalar uzun ve bıktırıcı olmamalıdır.
Cezalandırma
Ebeveynlerinin sözünü dinlemeyen bir çocuğa şiddetli dayak atmak ya da yüksek sesle bağırmaktansa, merakla beklediği 20 dakikalık bir çizgi filmin ilk 3 dakikasını seyrettirmemek ve bunun sebeplerini anlayabileceği bir dille açıklamak ve çocuğun yanlışlarını görmesini sağlamak daha eğiticidir. Cezalar uzun ve bıktırıcı olmamalıdır. Amaç çocuğun hatasını anlamasını sağlamaktır yoksa ondan öç almak veya kızgınlığımızı gidermek değildir.
Ödüllendirme
Çocuğu eğitiminde ödüllendirmeden de yararlanılmalıdır. Ancak ödül verme rüşvet verme tarzında olmamalıdır. Şunu yaparsan bunu alırım şeklinde bir yaklaşım yanlış olur. Aslında çocuğumuzun iyi bir davranışını gördüğümüzde “Aferin” deyip başını okşamak en güzel ödüllerden biridir.
Tutumlar
Ebeveynler tutarlı olmalı, kararlılıklarını göstermeli ve verdikleri sözlerini sürekli değiştirmemelidirler. Çocuklarına “bir daha şöyle yaparsan ben de böyle yaparım” diyen anne-baba, yapamayacağı bir şeyi söylememeli, daha önce uygulayacağını söylediği cezadan merhamet duygusuyla vazgeçmemeli, ufak ceza ve ödüllendirmelerle çocuğun davranışlarını yönlendirmelidir. Cezanın, öfke hissinin giderilmesi için değil, terbiye vermek gayesiyle uygulanması gerektiği unutulmamalıdır.
Ebeveynler, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gösteren bu çocukları ihmal etmemelidirler.
Genelde kötüyü seçme ihtimalleri bulunan, terbiye ve eğitimleri güç olan bu çocuk ve gençlerle, sabırla ve bilinçli olarak ilgilenilmeli mutlaka profesyonel destek alınmalıdır. Kimi zaman, anne babaların çocuklarına olan yanlış tutumlarını değiştirmelerinin, yapıcı bir tutum ve anlayış içine girmelerinin ve onları anlamaya çalışmalarının problemi oldukça azaltabileceği ve bu çocukların yaşıtlarından daha başarılı hale gelebileceği de dikkate alınması gereken bir başka husustur.