İnanmak hayatımıza büyük kolaylık sunuyor. Özellikle temsiliyet noktasında yaşanılan hafiflik kişinin birçok konuya ilişkin başa çıkma becerisini de arttırıyor. Bazen sessizce çekilip yaşanılanları izlemek ve olabilecek her türlü sonuca razı gelmek işlerin çorap söküğü gibi çözülmesine de katkı sunmakta.
İnsan yaşam içerisinde yaptıklarının sorumluluğuyla büyük bir yükü üstlenmiş durumda. Bir de sonuçları üzerine heybe olarak aldığında bu yük taşınmaz hale gelebiliyor. Oysa her türlü önlemi alarak değerlendirmelerde bulunarak yapılan işlerde sonucu akışına bırakmak kişinin suçluluk duygusunu dindirmekte muazzam etkiye sahip olacaktır.
İnanç aynı zamanda inanılan şey için var olma mücadelesi de vermeyi gerektirdiği için kişinin aktif hayata katılımlı bir birey olmasına da zemin hazırlamakta.
Yapılan araştırmalar inancın bireyler üzerinde iyileştirici etkisi olduğunu kanıtlamıştır. Özellikle kronikleşmiş rahatsızlıklarda inanç; bireyin pes etmemesini, gayret göstermesini, hastalığı yenmedeki gücü bulmasını sağlamakta önemli bir rol üstlenmektedir.
Manevi bir konu olan inanç kişi hayatta tek başına kaldığında yalnızlık hissiyatı oluşturmaz. Teslimiyet içinde ömre yol alırken her daim güvence duyabilmenin adıdır bir anlamda.
Tüm bu başlıklar çerçevesinde en önemli detay ise kişinin inancını değerleriyle besleyerek ahlak yönüyle desteklemesidir. Diğer türlü kendisiyle çelişmesi kaçınılmaz olacaktır.