Alanya Gazipaşa arasındaki eski D400 yolu çevre yolu yapılıncaya kadar Alanya’dan Gazipaşa’ya kadar kıyı şeridinden geçen ulaşım konforundan biraz uzak bir yoldu.
Çevreyolunun yapılmasıyla birlikte yeni yol güzergahı Yeşilöz’den sonra iç kesimlerden geçerek Gazipaşa’ya kadar vararak ulaşımı rahatlatıp konforlu bir hale getirdi. Eski yolda doğal olarak trafik azalarak unutulmaya yüz tuttu. Böylelikle eski yol olduğu gibi kalarak deniz kenarının ve o güzelim doğanın katledilmesi önlenmiş oldu. (Tabi bu arada Yeşilöz’de yol kenarına yapılan akaryakıt depolama tesisi ile denizin içine yapılan akaryakıt aktarım tesisi hariç)
Alanya’dan Kargıcak istikametine kadar olan bölüm ne yazık ki betona yenik düşmüş durumda. Kargıcak’tan Gazipaşa’ya kadar olan bölümlerde yer yer doğa harikası görüntüler mevcut. Bazen muz bahçelerinin içinden bazen de doğal makiliklerin veya ormanların içinden geçilmekte. Birçok yer hala bakir olarak doğallığını korumakta. Tarlalar ve araziler ise tarımla değerlendirilmekte.
(Ne yazık ki imara açık olan yerler mutlaka bugün olmasa bile yarın bu doğal güzelliğini mutlaka kaybedecektir.)
Gelelim asıl konumuza;
Yeşilöz Gazipaşa arasında kalan eski D400 yolu o eski nostaljik haliyle hala az da olsa kullanılmaya devam edilmekte. Bu haliyle kullanılması bile çok güzel, çünkü doğa ve tarihle iç içe bir yolculuk yapılabilme imkanı sunmakta. Bu eski yol güzergahında minik koylar ve tarihi yapılarla karşılaşmak mümkün. Bir ara epeyce çok sayıda olan balık lokantalarının sayısında ise azalma olmuş. Yer yer doğal sit alanlarında yapılaşmada olmuş durumda…
Bu güzergahta en çok dikkatimizi çeken şey ise; Uğrak Köyüne değer katan, isim veren ünlü Aytap çeşmesi içler acısı halde. Acil düzenlemeye ve tekrardan gün ışığına çıkarılmaya ihtiyacı var.
Yine aynı bölgede yer alan Liman kenti, akropol, ortaçağ kalesi, anıtsal mezarlar, nekropolis ve tapınak bulunan İotape’nin bu bakımsız unutulmuş haliyle tarihe veremediğimiz değeri simgeler şekilde ayakta kalmaya çalışmakta. Bu haliyle bile heybetli bir güzelliğe sahip bu tarihi yer korunmaya alınıp turizme açılacağı günü beklemekte.
Yine aynı yol güzergahı üzerinde bulunan Ay Sultan Kadınlar plajının o kederli ve yalnız kalmış bakımsız görüntüsünü izlemek ve yapılan onlarca yatırımın masrafın yok olduğunu bilmek büyük bir vefasızlık örneği olarak karşımıza çıkmakta.
Bu güzergahın en büyük ana sorunu ise yolun bakımsız kalarak birçok yerinde kayda değer çökmelerin meydana gelmiş olması ve trafiği engelleyen yol kenarlarındaki yabani bitki ve çalılıkların temizlenmemiş olmasıdır. Bu yolunda mevcut haliyle acilen bakıma alınarak revize edilmesi gerekmektedir. Ayrıca yol boyunca uygun olan yerlere seyir ve dinlenme terasları, yine belirli yerlere bölge halkının el sanatları sergileyip satacağı düzenli stantlar, kır kahvehaneleri, çeşmeler, wcler vs… yapılıp cazibe kazandırılarak gerçek bir turizm yoluna dönüştürebilir…
Kısacası;
Turizm diyoruz; Sadece deniz, kum, güneş ve devasa oteller sanıp, alt yapısını unutuyoruz.
Tarım diyoruz; Plansız üretiyoruz,
Emlak inşaat diyoruz; her yeri betona boğuyoruz.
Orman ve doğa diyoruz; Kendi elimizle yakıp, yıkıp tahrip ediyoruz.
“Deveye sormuşlar boynun niye eğri?” “Nerem doğru ki?” demiş!
Bizden Hatırlatması olsun, Sağlıcakla kalın…