Ne konuşalım?  Ne yazalım. Hangi söz hangi kalem dindirir vicdanlardaki acıyı. Hangi söz avutur yürekleri. Ne yapsak düzelir ki dünya?
Vicdanın olmadığı yerde vicdan mı konuşalım. Yoksa adaletin olmadığı yerde adalet mi. Yoksa eğitim sistemindeki düzensizliği mi?  Çeyrek asra yakın zorunlu eğittiğimizi sandığımız neslin nasıl eğitilemediğini mi?
Yahu kardeşim hiç bir şey mi düzenli gitmez bir ülkede. Her şey mi bozulur.  Neye el attık ta kalmadı elimizde. Ne ara bu kadar köreldi vicdanlar, ne ara yitirdi benliğini, kendini, geçmişini, Mevlana’ya Ahmet Yesevi’ye Hacı Bektaş’a Yunus Emre’ye hayat veren bu topraklar? Kim çaldı sevgi tohumlarımızı neden yeşermedi de kırağa çaldı topraklar. Neden dünyaya adalet umut verirken bir anda Çocuk yaşta mezara  girdi hayaller,  Kim… Kimler attı kürek kürek benliğimizin bizi biz yapan değerlerin üstüne hunharca bu toprakları…
Neden bu kadar yaralandı vicdanlar.
Ne oldu bu toprakların mayasına?
Ahlak… Erdem… Adalet… Çok mu zordu bunlara sahip olup insanca yaşamak. Hani kadim değildik. Bir çiçeği, bir böceği bir canlıyı sevip göçüp gidecektik bu alemden. Hani hoş seda bırakmaktı tek gayemiz.
Neden içimizi sardı bunca kötülükler. Neden ardımızda kaldı bunca iyilikler. Nereden başladı bu kesik dans. Ve bu dansa kötülüklerle ayak uyduran bu toplum kim ?
Nereden geldi bu aziz topraklara bunca zalimlikler.  Bu ateşe odun taşıyan bu insanlar kim? Bu gaddarlıkla dolu yüzler kim?
Hiçbir şey aniden olmamıştı oysa. Kötülük bağıra bağıra geldi, sokaklarımıza, caddelerimize yerleşti. Sadece biz çok kendimize odaklı yaşadığımız için kötülükle adı konulmamış bir işbirliği içerisindeydik sanki. Şimdi sıra geldi vicdanımızın kaldıramadığı noktada günah çıkarmaya. Her şey temizlenir de, zihnimize bulaşan kanı nasıl temizleyeceğiz bilmiyorum…
Beni duyuyor musun? Sana söylüyorum! Maviliğin içindesin diye kendini  daha mı özgür sanıyorsun? Ben de senin kadar görebiliyorum. Gözlerimi kapatsam bile hissedebiliyorum. Bırak da biraz benim haykırışlarım duyulsun bu topraklarda. Bırak da biraz ben konuşayım gerçekleri. Yoksa öleceğim kendimce haykıramadan…