* “Ne buhran dolu içim. Her gün birbirini tekrarlıyor. Daralıyorum, sıkılıyorum, bunalıyorum. Hayatın bir anlamı yok, tadı tuzu da..”
* “Sabah uyandım. Pencereyi açıp derin bir nefes almak günün ilk vazifesidir benim için. Balkonumda iki kumru. Onları görünce yüzümde bir tebessüm. Hadi kalkma vakit, yeni güne sığdırılacaklar için harekete geçme vakti..”
İki farklı bakış açısıyla merhaba hepinize. İkisi de bize dair ikisi de yaşam döngüsünde mutlak başımızdan geçen durumlar.
İlkinin analizi ile başlayalım o zaman. İnsanın her günü birbirine benzer mi? Aynı mıdır yaşananlar? Bizi bu düşünceye iten nedir? Doyumsuz muyuz yoksa?
Elbette hayır. Ne her günümüz birbirinin aynısıdır, ne de doyumsuz varlıklarız. Mesele hayata bakış açımızda saklı, hayatı yorumlama şeklimizde. Düşünsenize bir gün içinde konuştuğunuz kelimelerden tutun da yediğiniz içtiğinize, yaptığınız işlemlere, giydiğiniz kıyafetlere kadar birçok konu farklılık gösterir. Güneşin ışıltısı, bulutların şekli, gökyüzünün berraklığı dahi aynı kalmaz. Geçtiğiniz yollardaki ağaçlara bakın; yaprakları, çiçekleri, meyveleri her gün bir başka hal alır. “Tüm bu farklılıklara alıştım, ayırt edemiyorum” dediğinizi duyar gibiyim. O zaman siz küçük faklılıklar yapsanız nasıl olur? Geçenlerde yaşadığım küçük bir anımı paylaşmak isterim. Sabah işe gitmek için yürürken karşıdan bir anne ve iki çocuğu benim olduğum yöne doğru gelmekteydi. Anne ile göz göze geldiğimizde ikimizin yüzünde istemsiz bir gülümseme belirdi ve karşılıklı selamlaştık. Oysa tanışmıyorduk, daha önce hiç karşılaşmamıştık. Yaşadığım o anın bana verdiği güzellik büyük bir enerjiye dönüştü. O gün yaptığım tüm işlemlerde özverili, girdiğim tüm diyaloglarda daha kabul edici oldum. Küçük bir selam nasıl böyle bir etki yapabilir demeyin. Çıkar gözetmeyen her eylem insanın kalbine işler, oraya bir tohum bırakır, filizlenip kökleşir, meyve verir.
İkinci bakış açısının analizi için şunları söylemek isterim. Heybenizdekilerden vazgeçmek kolay, size verilmemiş olanlar için söylenmeniz kolay. Önemli olan güne başladığınız andan itibaren anlam bulmaya çalışmak. Yapacaklarınıza misyon yüklemek. Balkonunuzun kenarına gelen bir kuşa merhametle bakabilmek, gülümseyebilmek.
Hayat güzel, gülümsemek de…