Son dönemlerde ne çok kullanır olduk “farkındalık” ile başlayan cümleleri. Hoşuma gitmesinin yanında içeriğiyle ilgili düşünmeden de edemiyorum.

Farkındalık kelime anlamı olarak kişinin etrafında olup bitenlere karşı uyanık olma durumu olarak tanımlanabilir. Yani yaşantıların bilincine varma, ayırt edebilme. Peki hangi konunun önüne gelirse gelsin güzellik katan bu büyülü sözcüğün hakiki içeriği nedir? Ben ……….. konularının farkındayım deyince ne olmuş oluyor? Yoksa sadece bu tarz cümleler kullanmak bile kişiyi “farkında” mı yapmış oluyor?

İnsanın çevresinde gelişen olaylara karşı etkin rolde olması çok önemlidir. Bu hal kişide hem iletişim kanallarını açık tutar hem de ilişki kurma becerisini aktif hale getirir. Yalnız birey kendini bu şekilde tarif edip bu yönünü davranışlarıyla desteklemezse tam tersi yönünde ilerleyen sonuçlar ortaya çıkacaktır.

Bu hafta malumunuz iki önemli konu herkesin gündeminde “farkındalık” başlığıyla değerlendirildi. Biri 3 Aralık Dünya Engelliler Günü diğeri 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü.

Bu günler geçince şöyle bir düşündüm. Gerçekten elinden geldiğince “farkındalık” anlamında toplumun her kesiminde üzerine düşen görevi yerine getiren kişiler bulunuyor. Bunun adı politikalar, kurumsal çalışmalar ya da kişisel davranışlar olarak ifade edilebilir. Ancak bunun tam tersi yönünde ilerleyen bir çerçeve de yok değil.

Örneğin;

* Araçların rampaların olduğu yere park edilmesi,

* Herhangi bir uzvu olmadığı için garip bakışlara maruz kalınması,

* Kontrol edemediği davranışlarından dolayı “deli” ibaresini yiyerek toplumca dışlanılması,

* Kadın olduğu için cinsel obje olarak algılanması,

* Evde dışarıda her konuda daha fedakar olması gerekliliği,

* Yaşanılan “istismar” gibi olumsuz hadiselerde baştan çıkarıcı rolünün olduğunun düşünülmesi

gibi bir çok başlık önümüzde farkındalık ile başlayan cümleleri basitleştiriyor.

Oysa farkındalık düşündüğünüz ve dile getirdiğiniz her konuyu davranışlarınızla da ortaya sermeniz demek. Evlerinizden bir örnek vererek devam edeyim sözlerime. Anne babaların en çok kullandıkları, en çok arkasına sığındıkları limandır şu cümleler; “Hocam çocuğum benim canım, onu sevmezsem hiç bunları yapar mıyım, ne dediyse yerine getirmek için elimden geleni yapıyorum ama ben öyle çok sarılamam, sevdiğimi söyleyemem, alışmamışım, bize öyle öğretmediler..”

Evet belki öğretilmedi, belki sizin anne babalarınız yapmadı yalnız çocuğunuzun ihtiyacı sarılmak ise hiçbir yatırım onun yerini alamaz. Farkındalık dediğimiz şey ise karşımızdakinin, çevremizdekinin ihtiyacının bilincinde olup bu ihtiyaca cevap verme çabasıdır. Gelecek haftaya kadar esen kalmanız dileğiyle.