2003 Kopenhag Kriterlerinden bu yana..

Malumunuz, yabancılara gayrimenkul pazarlaması yapmaktayız. Sadece yabancılara dersek yanlış olur, yabancıdan Türk’e de.
Yabancılar için amaç, uluslararası ticaretin çeşidi olarak gayrimenkule yatırım yapmak ya da yazlık olarak kullanmak. Veyahutta kışlık olarak kullanmak. (Avrupa’nın hem yazı bizden daha yumuşak, ülkemizin kışı Akdeniz sahillerinde nispeten Kuzey Avrupa ülkelerine göre daha yumuşak.)

Telaş edecek bir durum yok, kimse tapuyu alıp üzerine yatmıyor.

Yabancılara gayrimenkul satışı 2003 yılında başladı kanunen. Ancak daha evvelden de değişik yöntemlerle yabancılara gayri menkul devri yapılmakta idi. Keza sadece Alanya'da yaklaşık 10 bin civarında Alman vatandaşının gayri menkul edindiği tahmin edilmekte idi.
2015 yılına gelindiğinde, sadece Alanya’da 40 Bin’ e yakın yabancı gayri menkul edinmiş, bunlardan 12 Bin kadarı sürekli oturum müsadesi almış.


Rakamlara göre, gayrimenkul alan yabancıların aslında Türkiye'de yaşamak gibi bir niyeti olmadığı açıkça görünüyor. Daha çok yazlık ev niyetinde kullanmak isteyenler çoğunlukta.

Son iki yıldır Türkiye’den ev alan yabancıların portföyünde gözle görünür değişiklik yaşanmakta. Biz sadece Alanya değil, İstanbul, Yalova, Bodrum, Antalya vs. gibi diğer şehirlerde de gayrimenkul sattığımız için değişikliği daha hızlı görüyoruz.
Olayları objektif olarak değerlendirmekte fayda var. Kurum, kuruluş, kişi ya da siyasi görüşten yana yazmıyorum. Sadece kişisel temas, gezi ve görgülerim sonucu edindiğim kanaat ve düşüncelerimi yansıtmaya özen gösteriyorum.


- Ev alan yabancı portföyü büyük oranda değişti. 2003 yılından itibaren Türkiye’nin Kopenhag kriterleri anlaşmasını imzalaması ile birlikte Türkiye tamamen yönünü batıya çevirmişti. En azından yabancı yatırımcılar tarafından böyle algılanmıştı. Bu sebepten dolayıdır ki Avrupalılar doğal olarak, Avrupalı bir Türkiye’den ev almak istediler. Bu onların ilk defa yaptığı bir yatırım hareketi değildi. Yaklaşık elli senedir, İspanya’dan, İtalya’dan Portekiz’den, Yunanistan’dan ev almışlar. Hakkını yememek lazım, Alanyalı emlak ve inşaat şirketleri sayesinde, yabancılar tüm handikaplara (hava alanından uzaklık, kötü inşaat kalitesi, kötü servis vs.) rağmen on seneden uzun süre Alanya ve çevresinden alım ve satım yaptılar.

- Bugün Avrupa’da ki Türkiye algısı biraz değişmişe benziyor. Ülkemiz hakkında çıkan haberlerin bir çoğu yanlı haber ya da sınırımıza dayanan cani terörist haberleri. Doğal olarak bu durum Avrupalıları bir hayli ürküttü. Fuarlarda konuştuğumuz Avrupalılar bize tarifi farklı yapıyorlar. Artık çok seyrek gök gözlü, sarı saçlı Avrupalı bizden gayrimenkul ediniyor. Şimdi müşterilerin rengi bizden daha esmer, gözler daha kara.. Bunu ırk ayrımı olsun anlamında söylemiyorum. Tabi ki gelene hürmet bizden. Müşteri portföyümüz artık, Afganistan, Pakistan, Lübnan, Irak, Kuzey Irak, İran, Arap Emirlikleri yani Müslüman ülkeler. Bu durum beni konuyu daha çok araştırmaya itiyor.

- Sebeb? Cevap çok basit, Türkiye den başka huzurlu bir ülke kalmadı diyorlar. Ülkelerinin yaşanılamaz hale geldiğini anlatıyorlar. Savaş, terör, insan hakları ihlalleri, ağır din baskısı vs. Bu insanların hepsinin parası var. Yaşam kaliteleri ülkelerinde iyi ancak çocuklarını özgür bir ülkede yetiştirmek istiyorlar. Oradan bize bakılınca, hem Müslümanlık adetlerini yaşayacaksın, hemde Avrupalı gibi özgür olacaksın. Yaşayabileceğimiz yer Türkiye diyorlar. Sessizlikle dinliyorum tabi ki..Hele hele İranlılar, bize Atatürk’ü anlatıyorlar. Kendi ülkelerine gidememenin acısı yaşıyorlar.

Şunu anladım, Mustafa Kemal Atatürk, büyük bir insan, devlet adamı, komutan, devrimci.. Okulda öğretilen şiirlerin hepsi ezber.. Sadece çevreye bakmak yeterli, Müslüman ülkelere, içinde bulundukları duruma bakmak yeterli.. Nerede bir Müslüman ülke varsa, zulüm, eziyet, baskı altında.. Aşağıdan başlayayım, Mısır, Filistin, Yemen, İran, Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye…Baskı, terör, savaş..
Algı yaratma ve sürdürme çalışmasını iyi yapamıyoruz. Bizi batıya yaklaştıracak, terörün pisliğinden sıyıracak kamuoyu çalışması yapılmalıdır. (Propaganda bakanlığı kurulmalı)

Umut bize, yani; Müslüman kardeşlerimizin umudu Türkiye.
İnşallah, kimsenin umutlarını boşa çıkarmayız.
Şimdi şimdi, Türk’ün önderi Atatürk’ü daha iyi anlıyorum. Seksen küsür yıldır, tırnaklarımızla kazıyarak elde ettiğimiz değerlere, yaşam tarzına, huzur ortamına, hoş görüye "saab çıkalım"..