Dünyamız, benliğimiz büyük ölçüde hayatımız boyunca odaklandığımız düşünceler ve duygulardan, insanlardan ve şeylerden oluşur. Neye dikkat ettiğimizi, hayatı nasıl deneyimlediğimizi ve nasıl belirlediğimizi davranış bilimi yazarı Winifred Gallagher “Rapt” isimli kitabında , “Yaşam kalitesinin çoğunun şöhrete ya da servete, güzelliğe ya da zekâya, kadere ya da tesadüfe değil, neye dikkat etmeyi seçtiğinize bağlıdır. Odaklanmayı öğrenerek konsantrasyonunuzu geliştirebilir, iç ufkunuzu genişletebilir ve en önemlisi, tamamen hayatta olmanın ne anlama geldiğini hissedebilirsiniz” şeklinde açıklar.
Dikkatimizi “Yürürken, arabada- otobüste giderken, alışveriş yaparken, kısacası hayatın içinde neleri görmeyi seçtiğimize bakalım. Çevremizdekilerin güler yüzlü, iyi niyetli, sevecen, başarılı, çalışkan olduğunu mu ya da kötü niyetli, tembel, huysuz, aptal olduğunu mu fark ediyoruz? Unutmayalım ki, çevremizde dikkatimizi ne konuda eğitirsek, o durumu daha sık görmeye başlarız. Örneğin her gün salgın hastalıktan ölen kişinin haberini takip edersek dikkatimiz salgın hastalıktan iyileşememe üzerine çevrilecektir.
Dikkatimizi çevirdiğimiz noktanın yaşamımızdaki sonucu için güzel bir örnek hikâye için aklıma geldi:
Bir zamanlar bir çiftçinin eşeği kuyuya düşmüş. Çiftçi eşeği çıkarmak için her yolu denemiş ama boşuna. Sonunda üzülerek vazgeçmiş. Zaten kuyunun da kapatılması gerekiyormuş. Eşeği gömmeye karar vermiş, kendi kendini eşeğin daha fazla acı çekmeyeceğine inandırarak. Kuyuya toprak atmaya başlamış.
Eşek önce korkup yüksek sesle anırmaya başlamış ama sonra sakinleşip sessiz kalmış. Çiftçi bir süre daha toprak attıktan sonra bir fenerle içeriye daha yakından bakmaya karar vermiş. Eşek hayattaymış, hem de kuyunun ağzına çok daha yakın bir yerde. Çiftçinin üzerine her toprak atışında eşek silkelenip toprağın üzerine çıkıyormuş. Kısa süre sonra eşek kuyudan çıkmayı başarabilmiş.
Bu hikâyedeki eşeğin, dikkatini, üzerine atılan toprağı onu kurtarmaya çalışan bir yardım faktörü olarak görmeye yöneltmesi, kendi hayatını kurtarabilmesiyle sonuçlanmıştır. Eğer eşek dikkatini, çiftçinin, onun hayatını sonlandırmak için üzerine toprak attığına yöneltip "Hayır olamaz! Çiftçi beni gömmeye, öldürmeye çalışıyor ve toprağın altında kalıp öleceğim!" diye düşünseydi hikâye eşeğin yaralanması ya da ölmesi ile sonuçlanırdı. "Dikkatini vermeyi seçtiklerin, deneyimlediğin dünyayı belirler. Dolayısıyla gördüğün dünya, dünyanın tamamı değil; zihninin dikkati yöneltme yoluyla görmeyi seçtiği, aslında oldukça sınırlı bir kısmı".
Bilişsel psikoloji alanında yapılan birçok çalışmada, gerçekten de herhangi bir anda yalnızca sınırlı sayıda uyarana ve bilgiye dikkatimizi verebildiğimizi ortaya koyar. Kitap okurken altını çizdiğimiz cümlelerin öne çıkması gibi… Hayatta dikkatimizi vermeyi seçtiklerimiz de seçmediklerimizin önüne geçiyor. Nasıl mı? Bir kitabı okuyup bitirdiğimizde, yalnızca altı çizili cümlelerin hafızamızda yer etmesi gibi, dikkatimizi vermeyi seçtiklerimiz de hafızamızda, en nihayetinde de dünyayı yorumlama ve deneyimleme biçimimizde, kalıcı yer ediyor.
Hayat kalitenizi nasıl istiyorsanız dikkatinizi o yöne çevirebilmeniz dileğiyle…