Değişim ve değişime hızlı bir şekilde adapte olabilme, insanoğlunu diğer varlıklardan ayıran en önemli vasıftır. Hayvan ve bitkiler, nasıl ki iyi yaşam döngülerinde meydana gelen bir değişimde telef oluyorsa, bir ülke de dünyadaki değişimi yönetebildiği; yönetemez ise yakalayabildiği ölçüde müreffeh olur.
19. Yüzyılda makineleşme, üretimi hem nicelik hem de nitelik itibariyle artırdı. Bunun karşısında el emeği ve küçük ölçekli üretim ise pahalı ve karsız hale geldi. Bu, bir ekonomik sıçrama idi ve günümüzde dünyanın çehresine, bu sıçramayı yöneten ve yakalayan uluslar yön vermektedir.
Şimdi ise daha büyük çapta bir değişim rüzgarı bütün dünyada başlamıştır. Bunun ise iki ana motoru vardır: Birincisi yapay zeka; ikincisi ise paranın ve bilginin yeni örgütlenme modeli olan blockchain teknolojisidir.
16 Nisan Cuma günü TCMB tarafından, blockchain teknolojisi ile alakalı yeni bir yönetmelik yayımlandı. Başlığı ise: Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik. Yönetmelik temelde iki hususu düzenliyor. İlk olarak: kripto varlıklar para, yatırım amacı ve menkul değer değildir. İkinci olarak: değer affedilmeyen bu varlıklarla ödeme yapılamaz.
Yönetmeliği bu şekilde anladıktan sonra şu hususlara değinmek istiyorum:
1-Modern para teorisinde merkez bankaları, piyasada tedavül eden para mukabilinde kasasında para veya altın tutmaz. Bu parayı kullananlar sadece devletin ekonomiyi doğru bir şekilde idare edeceğine güvenirler. Yani paranın dayanağı sadece onu kullananların affettikleri değerdir.
2- Devlet gibi siyasi kurumlar, zaman zaman denge ve kontrol mekanizmaları bozulduğunda akla mantığa aykırı karar alması pekala muhtemeldir. Peki bir yatırımcı olarak hayatımı ve yatırımımı niçin rasyonelliğini kaybetmesi muhtemel siyasi bir kuruma bağlayayım? Bu çok basit nedenden ötürü, parasını korumak isteyen yatırımcı ya parasını istikrarlı bir ülke parası ile değiştirir veya tedavülü bütün menkul değerlerden daha kolay olan kripto değerlere yönelir.
Çin, tarihinin çeşitli dönemlerinde korsanlığı önlemek, yabancı etkisini sınırlandırmak, toprağa bağlı olmayan zengin sınıfların ortaya çıkmasını engellemek ve ülkedeki gümüşün değerini korumak gibi çeşitli sebeplerle deniz yasağı getirmiştir. Yani; deniz ticareti ile meşgul olmak yasaktı ve hatta 1661 yılında deniz kıyısında yaşayan topluluklar kıyıdan 26 kilometreye geriye göçe zorlandı. Gemiler ve limanlar tahrip edildi. Netice olarak Çin, belirli liman ve sınır şehirleri dışında, dünyanın geri kalanı ile bir irtibata girmedi. Bunun neticesinde Çin, 19 yüzyıl sanayi devrimini yakalayamadı. Dünya sahnesine büyük bir güç olarak dönmesi 1970'leri buldu. Buradan anlamamız gereken Türkiye'nin değişimi yönetmesi; yönetemiyor ise yakalaması gerekliliğidir. Blockchain teknolojisi, verinin gelecekteki organize olma yöntemi olacaktır. İnsanlara denizi yasaklamak, nasıl ki etkisiz ve mahzurlu bir strateji ise kripto paraların da ödeme aracı olarak kullanılmasını yasaklamak, bu teknolojinin Türkiye’de daha az rağbet görmesine ve nihai olarak Türkiye'nin bu teknolojide ve geri kalmasına neden olacaktır.