Yakar top oynarken isminizin söylendiği anı hatırlayın, hiç o kadar heyecanlandınız mı son zamanlarda?
İki kişinin salladığı ipin üzerinden atlarken mutlu olduğunuz kadar mutlu oldunuz mu hiç?
Önün arkan sağın solun sobeyken, saklananı bulduğunuzda koştuğunuz kadar var gücünüzle en son ne zaman koştunuz?
Peki, yerden ne kadar yüksek şimdi oturduğunuz ev?
Sahi ne oldu da bıraktınız oyun oynamayı?
Şimdi çocuğunuz gözünüzün içine oyun oynayalım diye bakarken ev işleriniz, toplantılarınız, telefonunuzdaki mesajlar daha mı önemli gerçekten?
Oyun oynadığında ne kadar mutlu olduğunuzu ne kadar heyecanlandığınızı, kendinizi ne kadar değerli hissettiğinizi hatırlar mısınız?
Aslında kendinize güvenmeyi, ekip olmayı, sorumluluk almayı, eğlenmeyi ve hayatınızı sürdürmek için yapmanız gerekenleri oyun oynarken öğrenmiştiniz.
Çünkü hayat, oyunla öğrenilir.
Sevgili okurlar oyun, çocuğun hayatındaki en önemli uğraşıdır. Çocuğun eğitiminde ve kişiliğinin gelişiminde önemli bir yeri vardır. Çocuk yaşam içinde gerekli olan davranış, bilgi ve becerileri oyun oynarken farkında olmadan öğrenir. Konuşmayı, yardımlaşmayı, insanlarla iletişim kurmayı, çeşitli alışkanlık ve deneyimleri oyun içinde kazanır. Kadın, erkek, anne, baba, öğretmen gibi sosyal rolleri oyun sırasında öğrenir ve benimser. Çocuğun kişilik özellikleri ve yetenekleri oyun sırasında ortaya çıkar ve oyunla birlikle gelişir.
Oyun, çocukların en önemli işidir. Çocuk, oynadıkça duyguları keskinleşir, yetenekleri gelişir, becerisi artar. Çünkü oyun, çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır. Oynayan çocuk, kendi küçük dünyasındadır. Oyun, çocuk için özgürlüktür. Çocuk, oyun aracılığı hayal dünyası ile gerçek dünya arasında anlamlı bir bağ kurar.
Çocuğun psiko-sosyal gelişimi ve kişilik kazanması için, sevgiden sonra gelen en önemli gıdası oyundur. Çocuğu rahatlatan, geliştiren ve kendisine ait bir dünya kurup gündelik endişelerinden kurtaran bir faaliyet olan oyundan çocukları mahrum etmemek gerekir. Çocukların bütün bir gününü ev ödevleri, televizyon ve bilgisayarla geçirmesini bekleyen ebeveynler hatalı davranmaktadırlar. Oyuna ayrılan zaman, kaybedilmiş zaman olarak düşünülmemelidir.
Çocuğun sosyal bir varlık olarak toplumdaki yerini alması da oyun sayesinde gerçekleşmektedir. Kendi haklarını korumak, başkalarının hakkını gözetmek, yardımlaşma, iş birliği ve paylaşma, ev ortamından çok, oyun ilişkilerinde kazanılan özelliklerdir. Bu bakımdan çocukların hareketliliği ve oyuna düşkünlüğü anlayışla karşılanmalıdır. Anne babalar, oyunun, çocuğun gelişim ve eğitimi için önemli olduğunu düşünerek, onun bu faaliyete zaman ayırmasını sağlamalıdır. Evde çocukların rahatça oynayabilecekleri, korkusuzca hareket edebilecekleri ortam hazırlamalıdır.
Oyun, okul öncesi dönemde çocukların tek uğraşıdır. Ancak okul döneminde de oyun ihtiyacı sona ermez, çocuk büyüdükçe, gelişim düzeyine göre biçim değiştirerek sürer gider. Bu nedenle okulu, oyun çağının sonu olarak görmek yanlıştır. Okul öncesi eğitimde ve ilkokul çocuğunu eğitirken, oyunu öğrenmede bir yöntem, bir araç olarak kullanmak gerekir. Öğretilmek istenen her konu oyun yolu ile verilebilir.
Oyun, çocuğun gelişmesi ve kişilik kazanmasında çok önemlidir. Oyunsuz geçen bir çocukluk düşünülemez. Çocuğun büyümesi ve sağlıklı gelişmesi için nasıl beslenme, bakım ve sevgi gerekli ise oyunun da en az bunlar kadar gerekli olduğu unutulmamalıdır.