Haftayı CHP Alanya İlçe Teşkilatı’nın kongresi ile kapatmıştık. Bu haftayı yine CHP ile açacağız. 30 Ağustos’ta mazbata alarak göreve başlaması beklenen Bülent Kandemir Başkanlığı’ndaki yeni yönetim için tarih çok anlamlı. 100. yılı kutlarken, 2. Yüzyıl ekibinin görevi resmen başlayacak. Sayın Kandemir ve ekibi tebrik eder, başarılar dilerim. 2. yüzyılda CHP’nin başarısı geçmiş hatalarından uzaklaşıp, yeni bir vizyon ile çalışma ile olacaktır. * Yaşadığımız toplumun gerçeklerinden uzak siyaset yapılamaz. İçinde halk olan partinin halktan uzaklaştığı her an, sonuca uzaklaşması demektir. CHP yönetimleri için gözlemleyebildiğim en büyük eleştiri ‘Beyaz yakalılar’, halka inemiyorlar, dar çerçevede genelde kendilerine oy veren kitle dışında temasa girmiyorlar’ şeklindedir. ’Kırsala gittiklerinde rezidans mahallesine girmiş gibi davranırlar." tanımlamasından kurtulması gerekir CHP’nin. İnteraktif siyaseti daha iyi yapmaları şart. Seçime geçilmeden hemen önce konuşan Bülent Kandemir’in bu anlamdaki sözleri dikkat çekici idi. Kandemir; ‘Söz veriyorum hep aşağı bakacağım. Okurcalar’da, Demirtaş’ta, Kestel’de çalışacağım.’ dedi. Aşağısı olmadan yukarısı olmaz. Bu açıdan Sayın Kandemir’in sözleri partisinin bundan sonrası için önemli bence. ** Yaklaşık 5 saat süreyle kongre salonundaydım. Diyebilirim ki; partililerden daha çok izledim genel kurulu. Öncelikle demokrasiyi yaşatma çabası ile her söz ve görüşe açık bir genel kurul yapıldı. Beş saatin tamamı konuşmalarla geçti. İlk eleştirim seçilemeyen milletvekili adaylarına. Genel Kurulda seçim çalışmasına devam eden bu isimler, 5 yıl sonra yapılacak seçimin alt yapısını kurdular adeta. ‘Genciz, destek verin’ türünden mesajlar ile ön seçim hazırlığı yapar görüntüdeki adayların tüm ilçelerde aynı konuşmaları yaptıklarını öğrendim. Milletvekillerini anlıyorum ancak, milletvekili adayları neden konuşma yapıyor? anlamak zor. Zira ilçe kongrelerinde; parti yöneticileri ve milletvekillerini bir arada bulan delegasyonun konuşmasına imkan sağlanmalı. Nitekim Alanya kongresinde söz uzayınca konuşma sırası isteyen Alanya delegasyonundan konuşamayanlar oldu. ** Genel olarak düzeyli, dengeli bir kongre idi. İki adayın bulunmasına karşın üst düzeyde sergilenen nezaket kongrenin kalitesini artırdı. Delege sistemi ile kongre yapılması tartışıldı ama bu da tüzük değişikliği ile aşılacak bir durum sanırım. Bülent Kandemir, genel merkeze sunulmak üzere bir tüzük çalışması yaptıklarını söyledi. Kamuoyu ile paylaşırlarsa bizler de öğreniriz elbette. Genel kurul sonrasında gerçekleşen bazı trol faaliyetleri ise nezih genel kurula gölge düşürdü. Bunlardan en çok dikkatimi çeken ve bizzat araştırdığım bir tanesi Haşim Hoca ile ilgili tartışma idi. Kendisi için ‘Yürüyemiyor ama kongreye getirdiler’ diye yazılmış. Haşim Hoca yürüyor. Herkes gibi bir sağlık sorunu yaşadı ama hızla iyileşti. Daha sevindirici olanı bahçeye gidiyor, çok sevdiği ağaçları ile zaman geçiriyor. Alanya halkının sevdiği, kent için sembol bir ismin bu şekilde yanlış bilgiler ile anlatılmasını doğru bulmadığım için yazma ihtiyacı duydum. ** Adaylardan Gökhan Sipahioğlu da bence çıtayı yükselten hamleler yaptı. Mesela sinevizyon kullandı. Devrimci slogan ve hareketleri fazlaydı ancak o da, karşısındaki kitleyi bu yolla etkilemek için bir strateji idi. Coşkun Karadağ yönetimi için ‘Bir şey yapmadı’ diyenleri ise anlamakta zorlandım. Faaliyet raporunu dinlerken önemli faaliyetler yaptıklarını anlamak mümkündü. Ama bence en büyük eksikleri parti tabanı başta olmak üzere bu çalışmaları kamuoyuna yansıtamadılar. Bir de parti içi küskünler meselesi var. Barış yeterince sağlanamadı. Bülent Kandemir yönetimi sanırım işe burada başlamalı, başarılı olarak anılmak istiyorsa iç huzur sağlanıp kaybedenin olmadığını mesajının sözde kalmadığını göstermek adına bu elzem bir durum.