Milletçe fırsatçılık ve hırslılık adına çok tuhaf ve hoş olmayacak alışkanlıklarımız var. Bazen maddiyat maneviyatın önüne geçiyor. İnsanlarımızı anlamak güçleşiyor. Nerede ne zaman fırsatçı ve hırslı olacağımızı ayarlayamıyoruz…
İşte bu nedenle bugün değineceğimiz konu hırs ve fırsatçılık;
Ticari olarak krizi fırsata çevirmek, hırslı olmak ticaret adına çok güzel bir şey olsa gerek. Ama insani durumlarda, toplumun içinde olduğu ve insanların doğrudan mağdur olup etkilendiği durumlarda ise işin ticari boyutunu bırakıp biraz insani boyutuyla olayları ele almak gerek.
Ama son günlerde yaşadığımız afetler ve krizlere bakınca insanlar krizi fırsata çevirme işini biraz fazlaca abartarak aşırı hırslı davranarak ahlak dışı durumların meydana çıkmasına ve hiçte hoş olmayan mağduriyetlerin yaşanmasına sebep olmaktalar.
Bu aşırı hırs ve fırsatçılık için yakın zamanlarda ülkemizde de yaşanmış, ama hiçte hoş olmayan birkaç örnek verebiliriz.
Erzincan ve Malatya’da deprem oluyor, Can ve mal kayıpları yaşanıyor. Birçok insan mağduriyet yaşayıp, depremler nedeniyle barınaklarını, işlerini ve aşlarını kaybediyor. Deprem olan bu bölgeler de ev kiraları yükseliyor. Normalde Türk toplumunun sosyal ve kültürel yapısına bakınca etik olarak ev kira fiyatlarının bu bölge için düşmesi gerekiyor. Ama burada durum tam tersi, fiyatlar afaki olarak birden artarak fahiş şekilde yükseliyor . Tabi durum böyle olunca kriz fırsata değil, gereksiz ve aşırı hırsa, çıkarcılığa, ahlaksızlığa ve açgözlülüğe dönmüş oluyor.
Bir başka yerde sebze ve meyve üretilen bölgelerde sel yada zirai don yada bir afet oluyor. Belki etkilenen bölgede yetişen tüm ürün ülkede yetişen ürünün çok küçük yüzde dilimine eşit ve tüketimimizi hiç etkilemeyecek boyutta olsa dahi fırsatçılar hemen ön plana çıkıp, daha fazla kazanma hırsıyla ülke genelinde sebze ve meyve fiyatlarının artmasına sebep oluyorlar.
Bir başka olay ise; Bugünlerde yaşadığımız Korana virüsü nedeniyle hastalığa yakalanmamak için bazı tedbirlerin alınması gerekli. Çok çabuk bulaşabilen bu hastalığa karşı hijyen kurallarına uymalı ve kişisel temizliğe çok dikkat etmeli. Bu hastalığı kapmamak için ellerimizi sıksık sabunla yıkamalı, alkol oranı yüksek kolanyalar ve dezenfektanlardan yararlanılmalı. Ayrıca tek kullanımlık kağıt mendiller ve kolanyalı mendiller kullanılmalı. Tabi ki hasta isek maske kullanmalıyız.
Ama durumu öyle abarttık ki, zaten geleneklerimizde de yer alan kibarca gelen misafirleri dezenfekte ettiğimiz ve serinleme amacı olarak da kullandığımız kolanyayı neredeyse duş almak için kullanacağız, maskeyi de ihtiyaç duysak da, duymasak da, hasta olsak da olmasak da kullanıyoruz. Hadi bu abartıyı anlıyoruz. Canımız ve sağlığımız her şeyden önemlidir. Ama market raflarını ihtiyacımızdan fazla malzeme alarak boşaltmak ihtiyacı olanlara bırakmamak ayrı bir handikap, Virüsü fırsat bilip kolanya ve hijyenimiz için kullandığımız benzeri temizlik malzemelerinin fiyatlarını artırarak kriz yaratmak ve fırsatçılık yapmak gayri insani bir hareket olup ahlak dışı bir davranışdır.
Acaba bunu yapan insanlar kendilerini mağdur olan insanların yerine koyabiliyorlar mı? Bu tür krizlerin bugün bana yarın sana olabileceğini ve bu olayların kendi başlarına da gelebileceğini biliyorlar mı?
Biz Türk toplumunun yapısına göre; İnsan olarak kötü gün dostuyuz, iyi günde zaten herkes dosttur. Ayrıca kültürümüzde, örf ve adetlerimizde, dinimizde, dara düşmüşlere, mağdur olmuşlara, ihtiyacı olanlara yardım etmek var. Ellerinden tutup ayağa kaldırmak var. Günümüzde görünüyor ki en ufak krizde yada afette her türlü kişisel çıkar toplum çıkarının üzerinde olmuş ve toplumca ahlak erozyonuna uğramışız. Yazık ki her türlü kriz ortamı, her türlü afet ve sıkıntı bazı insanlar için fırsatçılık oluyor.
‘’Bence en iyi fırsatçılık kriz zamanlarında daha iyi bir insan olabilmek için çaba sarfetmek ve toplum yararına hırsla daha fazla çalışabilmektir.’’